2019 yerel ve genel/Cumhurbaşkanlığı seçim süreci hızla yaklaşıyor. Seçim başarısı için partilerin ittifak arayışı sürmektedir. AK Parti ve MHP “Cumhur” ittifakı adı altında milli ve yerli ittifak oluşumunu tamamladı.  Fakat muhalefet partileri ise arayışını sürdürmektedir. Öyle görülüyor ki ittifaklar yalnızca partiler arasında olmayacak, Sivil Toplum Kuruluşları, Meslek Odaları, dernekler akil adamlar vb. toplum dinamiğini elinde tutan, yönlendiren güçler arasında da yapılacağı görünüyor. Bu ittifakların içinde en önemlisi, seçimler için ittifak çalışmaları yapılırken gözden kaçmaması gereken 28 Şubat Post Modern darbenin de mimarı olan meslek odaları dikkatle izlenmelidir.

Devam eden meslek odası seçimlerinde alınan sonuçlar(yöneticilerin siyasi tavrı) yerel ve genel seçimleri sonuçlarında aktif ve belirleyici rol oynayacaktır. Bu nedenle oda seçimlerinin izlenmesi büyük önem arz etmektedir. Oda Başkanları birçoğu uzun yıllardır başkanlık yapmaktadır. Elde ettikleri gücü kaybetmemek için her yolu denediği idda edilmekte. Yönetimde olan birçok başkan elde etmiş olduğu bu rant kapısını elinden kaybetmemek için odada adeta güç gösterisi yapıldığı, Oda Başkanları seçimi kazanmak için, birbirine üye aktarımında bile bulunduğu belirtilmektedir. Odaların bünyesinde oluşan gruplarda ayrışmalara gidildiği kendine oy vereceklerden fazla gruplar oluşturulduğu, oy vermeyenler tek grup altında toplandığı ve birçok hak ihlaline yol açacak uygulamalar olduğu söylenmektedir. Bu durumun değişmesi gerektiği konuşulmakta, serzenişte bulunarak 40 yıldan beri aynı şahısın Oda Başkanı olmasından rahatsız olduklarını yüksek sesle dillendirmektedirler. Başkalarının da seçme ve seçilme hakkı olması gerektiğini dile getirmektefakat seslerini duyuramadıklarını ifade etmektedirler.

Oda  Başkanları, odanın verdiği kamusal güce dayanarak yerel yönetimlerde, siyasiler üzerinde baskı oluşturmaktadır.  Gelinen nokta kentin yararına olmaktan çok, başkanın “gücünü ve rant’ını”  artırmasına yol açmaktadır. Bunun önüne geçilmek zorundadır. Bunu yapamazsak odanın gerçek sahibi meslek adamları işleri ile ilgili ciddi hak kayıplarına uğrarlar. Kentte yaşayanlar, yerel yönetimler ve siyasiler bu başkanların gücüne teslim olur ve yanlışlar yumağından oluşan bir ortam oluşur. Bu oluşan ortamlardan hem halk etkilenirhem de seçim zamanında siyasi partiler etkilenir. Güç siyasilerde değil. 28 Şubatta olduğu gibi Sivil Toplum Kuruluşları ve Meslek Oda başkanlarında olur.

Meslek Odası Başkanlarının ciddi sorun oluşturduğunu bilen AK Parti Hükümeti 2004 yılı, 5174 sayılı sayılı “Türkiye Odalar Ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanunu’nda oda başkanlarının seçimi ile ilgili düzenleme yapmıştır. Kanunda yapılan değişiklik “''üst üste iki dönem süresince meclis başkanlığı, yönetim kurulu başkanlığı, konsey başkanlığı ve Birlik Başkanlığı görevlerinde bulunanlar aradan iki seçim dönemi geçmedikçe aynı görevlere yeniden seçilemezler.”şeklindeydi. Oda başkanlarının 2 dönem üst üste aday olup, 2 seçim dönemi geçtikten sonra tekrar aday olabilmelerini kapsayanbu yasal düzenleme, CHP tarafından Anayasa Mahkemesine götürülmüş, 10.01. 2013 tarihinde Anayasa Mahkemesinin aldığıkararla bu değişiklik,  Anayasanın  “Seçme ve Seçilme Hakkı” ihlali gerekçe gösterilerek iptal edilmiştir.

Bu sıkıntıları yaşayan İşadamları, Meslek odası üyeleri Anayasa Mahkemesinin üyelerine, iptal edilen 5174 sayılı kanunda yapılan değişiklikleri ve yaşadıkları sıkıntıları dile getirip sorularını sormaları ve çözüm beklediklerini söylemeleri gerekir.  Bu ülkede 40 yıl, 30 yıl, 20 yıl  Oda Başkanlığı yapan insanlar, tekrar oda başkanı olabilmek için her yolu denerken ve aday olmak isteyenlere her türlü güçlük çıkartılarak, gövde gösterisi yapanların hakim olduğu bir ortamda adaletli bir seçim sisteminden  bahsedilebilir? Böyle bir ortamda seçme ve seçilme hakkından herkes eşit faydalanabilir mi? Fırsat eşitliği olmadan demokrasi olabilirmi?

Ülkemizde demokrasinin yerleşmesi içintüm bireylere fırsat eşitliği sağlanmalıdır. Belli kişileri sürekli koruyarak tekrar tekrar oda başkanı seçilmesini sağlanırsanız, birgün yöneten değil yönetilen olursunuz. Bu güç gün gelir 28 Şubatta olduğu gibi Milli İradeyi de yok sayabilir. Bunun için AK Parti Hükümetinin yaptığı Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği değişiklik yeniden gündeme alınmalı, oda başkanları en fazla 2 veya 3 dönem üst üstte seçilme hakkıyla sınırlandırılmalı, odaların denetlenmesi ve seçim sistemi2019 Yerel/Genel seçimlerinden önce düzenlenmelidir. Anayasanın vermiş olduğu seçme ve seçilme hakkındanbireylerinetkin faydalanması sağlanmalıdır. STK’ların Siyasiler ve yerel yönetimler üzerindeki baskısı da azaltılmalıdır.Seçme ve Seçilme hakkından  sadece  güç ve rant sahipleri  değil, tüm vatandaşların eşit olarak faydalanmalıdır.