Böylesi reformların arkasından büyük kapışmalar da konuşmalar da doğaldır. Bir şartla, demokrasi içinde; usuletle ve suhuletle. Rabbim şahit, yedi yıllık aktif siyaset, bir o kadar da pasif gazetecilik hayatımda mümkün olduğunca farklılıklara vurguyu vicdani ve insani vazifem bildim. Karşı görüşte bir mantık aramak, soy, sop; asabiyet ve hamaset tuzağına düşmemek hayat boyu şiarım oldu.

Partime, aktif siyaset yaşamına da bu niyet ile geldim. Utanmadım, utandırmadım; zor zamanlarda verilen en küçük göreve asla burun kıvırmadım.Partimize, siyasi hareketimize dönük yaşanan komplolara, ayak oyunlarına, gelen salvolara, tahriklere, tazyiklere direnerek cevap olmaya gayret ettim. Er demedim, kadın demedim; yaşlı, genç demedim, zengin, fakir hiç kimseyi hor, hakir görmedim, her türlü ayrımcı tavırdan sakındım. Kader bizi uğursuz darbeyle sınadığında hiç düşünmeden bu ülkenin her ferdi gibi soluğu meydanlarda aldık. İçinde bulunduğum siyasi oluşumun her birimi bu azim ve inanç ile anayasa değişikliği içeren reform paketini ilimiz bünyesinde yaşayan en ücra köşesine değin dur durak bilmeden anlatmaya gayret ettik. Tevfik Allah'tan elbet, ha gayret elimizden, dilimizden ne geldiyse halkımıza anlattık. Şahsen ipi büyük ölçüde göğüslediğimizi, kamu alame yüzde seksen oranında bir katılımla, kimsenin burnunun dahi kanamadığı güzel bir sınav verdiğimizi düşünüyorum. Kim kendini tam, kim kendini yarım kattı onu savlamam akıl ve izan dışıdır. Çünkü kalpleri bilenin yalnız Allah olduğuna iman etmişimdir. Şüphesiz peygamberimizin: ''Size bir fasık haber getirdiğinde onu iyice tetkik edin'' demesi, değme bilimsel hipotenüslere kep çıkartır. Araştıracaksınız, önüne, arkasına, kaynağına , subjektif ve objektif koşullarına bakacaksınız ki içtihat sizi felaha erdirsin. Büyük reformlar sancılı olur. Reformistler, devrimciler gibi davranmamalılar, eleştirileri göğüsleyecek erdeme sahip olmalılar ve tabi ki korkunç sabırlı...

Yenilenin karakteristiği ve klasiğidir sonucu kabullenmemek, alabildiğince tartışmaya açmak, meşruluğu boşa çıkarmak. Kabul edelim ki bu taktik centilmence olmadığı gibi etik de değil. Varsa bir yanlışlık, üzerine hukuk kuralları içinde gidilir, giderilir.

Ne var ki bizde muhalefetin bir kısmı on yıllardır ''Avangart'' bir kadro çıkaramadığından iktidara gelemiyor, gelse de kalıcı olamıyor. Adı halkçı, aslı devletçi olunca olmuyor işte. Benim kendime ve hareketime naçizane tavsiyemdir: '' Lütfen idareyi maslahatçı olmayın, sizden öncekilerin kullandığı jargonu kullanmayın, onların kabusu maalesef bu halkın değerleri olmuştu, halk eninde sonunda o değerlere, onların katı tutumu, antidemokratik taktik ve teorilerine direne direne kavuştu. Korkum mazlumun zalimleşmesidir ki maazallah !

Anlaşılıyor ki müzmin muhalefet bitti demeyince bu tartışmalar bitmeyecek sanıyor. Bırakın konuşsunlar efendim, bırakın yürüsünler... Yol ağzı, el ağzı, sel ağzı...

Sıra zülfiyare dokunmakta: Daha iyisi olabilir miydi?
- Reform yasalarında ortak hareket ettiğimiz MHP üzerinde korkunç bir ameliyat yürütülüyordu, yaralıydı.

- Teşkilatlarımız : ''Nasılsa Erdoğan sahaya iner, halk onu dinler'' konfornizmine sığınıp rehavete kapılmamalıydı. Yedi düvelin açık gizli karşı faaliyetler yürüttüğü koşullarda başarısız darbe ile darbelenenlerin sayısının biraz da işgüzar bürokrasi sayesinde katlanarak arttığını, FETO mensuplarının bu yarayı durmadan kanattığını, akla hayale gelmeyen kirli ittifaklar kurup yeniden palazlanmaya çalıştığını meydan ruhuna aykırı bir tutum içine girerek hafife aldık.

- Ceketimi atarım halk seçer'' yaklaşımı halka ve bu harekete saygısızlıktır. Durmadan, bıkmadan çalışmak, dili doğru kullanmak ve kendine güvenmek başarıyı getirecektir.

Unutulmamalı ki mevcut iktidar halkın, en önemlisi doğu ve güneydoğunun bekamız için tek umudu ve tek alternatifidir hala ve uzun bir süre AK Parti olacaktır. Enseyi karartmak yok, rehavet ve KİBİR  asla !!!