TÜRKİYE’Yİ KARALAMA KAMPANYASI

Türk Dışişleri Bakanlığı, Mike Pompeo’nun ziyaretinin duyurusunu “son derece yersiz” bulduğunu belirtti ve “ABD’nin önce aynaya bakmasını ve kendi ülkesindeki ırkçılık, İslam düşmanlığı ve nefret suçları gibi insan hakları ihlallerine gereken hassasiyeti göstermesinin daha doğru olacağını” tavsiye etti.

Fener Patrikhanesi, Türkiye’nin karalanması ve dini azınlıkların haklarının ihlal edilmesiyle suçlanmasında ABD’yle yakın çalışıyor. Bu çalışmalarda Bartholomeos’un sağ kolu ve olası halefi Amerikan Başpsikoposu Elpidophoros başrolde. Bu isim, sık sık ABD Başkanı dâhil, Amerikalı resmi yetkililerle buluşuyor, Türkiye’yi dini azınlıkların haklarını ihlal etmekle suçluyor. Bu kişinin ağzından Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de barışı bozduğunu ve Türk iktidarının Ayasofya’yı işgal ettiğini de duymak mümkün.

Türkiye’ye karşı Fener Patrikhanesi’nin bir kurumu olan “Order of St. Andrew the Apostle”da yoğun bir faaliyet yürütüyor. Burada Amerika’daki Yunan diasporasının etkili isimleri bulunuyor. Örneğin CIA’in eski direktörü George J. Tenet ve ünlü lobici ve ABD Ticaret Bakanlığı’nın eski üst düzey bürokratlarından Andrew “Andy” Manatos ya da Alex Karloutsos’un oğlu Amerikan devletinin protokol dairesinin eski başı Archon Michael Karloutsos. Archonlar, ABD’nin Uluslararası Dini Özgürlükler Komisyonu’yla da yakın çalışma içinde ve devamlı Türkiye’yi azınlıkların dini özgürlüklerini kısıtlamakla suçluyorlar.

“Order of St. Andrew the Apostle”, bir internet sayfası projesini de yürütüyor: https://christianpersecution.com/ Bu sayfada tüm dünyada Hristiyanlara yönelik baskılarla ilgili yayın yapılıyor.

(https://christianpersecution.com/about-us/) (https://christianpersecution.com/category/turkey/)

Ancak esas dikkatler Türkiye’ye çevrilmiş durumda. 

Sayfa üzerinden tam anlamıyla Türkiye karşıtı bir propaganda yürütülüyor. Amerikalı archonlarla Patrik Bartholomeos’un arasındaki ilişkiyi yürütenler ise Alex Karloutsos, Türkiye vatandaşı girişimci Laki Vingas ve Piskopos Elpidophoros.

'MEDENİYETLER ÇATIŞMASINI'

KÖRÜKLÜYORLAR

1990’ların başında Amerikalı siyaset bilimci Samuel Huntington, “medeniyetler çatışması” tezini ileri sürmüştü. Tezine göre İslam dünyası, Hıristiyanlarla güya çatışmaya mahkûmdu. Gerçekte ABD, bu tezi Ortadoğu’ya yönelik saldırılarının bahanesini yaratmak ve emperyalist yayılmacılığını aklamak için kullandı.

İşte Türkiye’nin dini azınlıklara baskı uyguladığı suçlaması bu paradigmadan hareketle yapılıyor.Böylece Amerikalılar, Türkiye’nin içişlerine karışmanın zeminini yaratmış oluyor.Türkiye, sıradan Amerikalıların ve Avrupalıların gözünde düşmana dönüşüyor. Donald Trup döneminde Birleşik Devletler, kendini dini azınlıkların koruyucusu ilan etti. Ancak Joe Biden’ın zaferi, bu politikayı değiştirmeyecek, hatta daha da körükleyecek. Biden, önceden “insan haklarının korunması” programının genişletilmesini savunmuş ve günümüz Türkiye’sini de dâhil ettiği “otoriter rejimleri” eleştirmişti. Hatta açık bir şekilde Türkiye’de iktidarın değiştirilmesi gerektiğini vurgulamıştı.

İşte Fener Patrikhanesi, bu amaca hizmet edecek bir rol oynayacak. Türkiye karşıtı yeni yaptırımlardan “İslam’la mücadeleye” kadar Türkiye karşıtı adımların atılmasını destekleyecek, sözde bahanelerini yaratacak.

İHANET FAALİYETİ

Ancak Patrikhane’nin bu tavrından sadece Türkiye rahatsız olmamalı.Bizzat Donald Trump yönetimi, Fener Patrikhanesi üzerine oynadı ve Trump’a ihanet eden bir güçle anlaşma yaptı.

2020 yazında Başpiskopos Elpidophoros, Cumhuriyetçilerin seçim kampanyasında yer almayı bırakmıştı. Buna mukabil Elpidophoros, Joe Biden’ı desteklemeye başlamıştı.ABD’deki Yunan diasporasının ve archonların Demokrat Parti’yle faal işbirliği yapması ve Başpiskopos Elpidophoros’un Trump karşıtı protestolara katılması da dikkat çekici. Patrik Bartholomeos ise Joe Biden’a yazdığı tebrik mektubunda, Trump’a karşı kazandığı zaferin kendisine “neşe ve coşku” verdiğini söyleyerek övgüler düzdü ve yeniden dini özgürlüklerin savunulması gerekliliğini anımsattı.

Açıkçası Fener, hem Demokratları hem de Cumhuriyetçileri övmeye, Pompeo ile görüşmeye ve ondan yardım ve Türk karşıtı politika için öncelik istemeye ve aynı zamanda Biden’ın desteğini almaya hazır.

Böylelikle Fener, sadece ilkesizliğini değil, aynı zamanda herhangi bir Amerikan yönetimine sadakatle hizmet etmeye hazır olduğunu da gösteriyor. Bartholomeos, şu veya bu yönetimin politikaları Ortodoksluk değerleriyle örtüştüğü için ABD’yi desteklememektedir. İster muhafazakâr Trump ister ultra-liberal Joe Biden iktidarda olsun, her zaman ABD’nin yanında konumlanmaktadır. Bu faaliyetlerin hiçbirinin dini inançla bir ilgisi bulunmamaktadır.

ABD’deki iktidar değişikliği de Patrikhane’nin Türkiye karşıtı faaliyetlerinde bir değişikliğe yol açmayacak, Biden’ın Türkiye karşıtı planları göz önünde bulundurulduğunda tam tersine onu bir üst aşamaya taşıyacaktır.