Bugun...


BERNA NAZİK KÖSEOĞLU

facebook-paylas
Matematik Mucize Değildir!
Tarih: 07-11-2018 08:29:00 Güncelleme: 07-11-2018 08:33:00


Öğrencilerimle pek çok kez ders çalışmaları konusunda görüşüyorum. Ders programlarını hazırlarken, nasıl ders çalışmaları gerektiğini anlatıp plan ve program yapmalarını kendilerine bırakıyorum ve zamanı planlayabilme sorumluluğunu da almalarını istiyorum. Çoğu zaman verdiğimdış motivasyon öğrencide iç motivasyona dönüşüyor ve sonuç alabiliyorum.İlerleme ivmesini en çok bozan ders matematik ve öğrenciler her şeyi öğrenebileceklerini ama matematiği öğrenmek için yeterli altyapıya ve zekâya sahip olmadıklarını iddia ediyorlar.

 

Öğrenmenin temeli ve öğrenmeyi etkileyen unsurlar bellidir. Hazır bulunuşluk, etkili tekrarlar, çok fazla uyaran kullanma en temel unsurlarıdır öğrenmenin. Her ne kadar öğrenilen durumun niteliğine göre değişiklikler olsa da temel bu şekildedir. Ancak matematik söz konusu olunca tüm bunlar önemsiz hale geliyor ve öğrenci beynine söz geçiremediğini bile iddia ediyor.Yani bilimsel gerçeklere bile kafa tutuyorlar.

 

Peki neden?

Matematik günümüzde hayata indirgemekte sorun yaşanılan bir alan. Her ne kadar yüzyıllar içinde insanoğlunun ihtiyacından doğmuş olsa da günümüz koşullarında neyin nereden çıktığı ve ne işimize yarayacağı anlatılamıyor. Matematik de kullanılan gelişmiş bir hesaplama sadece sonuç olarak aktarılıp,işleme odaklanılıyor. Ancak tarihçesi,neden bu formülasyona gerek duyulduğu bilinmediği için, öğrencinin zihninde soru işaretleri ve gerekliliğin oluşması sağlanmıyor.

 

Gelişim psikolojisine göre, İlkokul çocuğu somut işlemler dönemini yaşar. Yani görmeli, duymalı, dokunmalı, yaşamalı öğrenirken. Bunun dışındakiler o dönem çocuğunun zihnine yerleşmiyor. Müfredatın ağırlığı, sınıfların kalabalık olması, dersin somuta indirgenmesinde zorluklar yaşanması bir araya gelince dersin kazanımlarıda eksik yükleniyor. Ebeveynlerin de benzer sebepler nedeniyle oluşan önyargılarını, çocuklarına nasıl ustaca bulaştırdıklarını da görmek mümkün.

 

Eğitim ortamının sağlıklı ve dersin gereklerine uygun bir şekilde oluşturulamaması, hem müfredatın yoğunluğu, müfredatın öğrencinin yaş dönemi özelliklerine uygun hazırlanamaması, önyargının bulaştırılması matematikten başarısız oluşumuzun sebepleri.

 

Sorunun sistemler birey üstü bir boyutu olsa da bireysel, insan boyutu da var.

İnsan faktörü olayın psikolojik boyutunu yansıtmakta aslında. Örnek verecek olursam; ders çalışma alışkanlığı olan, aile ve okul desteğini almış, gündelik sorunlar dışında büyük travmatik yaşantılarla mücadele etmek zorunda kalmamış bir öğrenci bile matematikle sorun yaşamakta. Ve bunu kesinlikle anlamadığını iddia ederek, bu durumun değiştirilebilir veya kontrol edilebilir olmadığa inanmakta. Yani tüm derslere kafası çalışırken matematiğe çalışmamakta. Ne kadar uğraşırsa uğraşsın olmamakta bu.

 

Aslında bu öğrencinin söylediği. Benim gördüğüm ise;“Matematiğibaşarılabileceğine inanmıyorum, bu nedenle ders çalışmaya inanarak başlamıyorum, başaramayacağımı bildiğim bir dersi çalışmak zevkli ve verimlide gelmiyor. Bu nedenle düzenli ve doğru çalışmıyorum. Çünkü yarım saat çalışsam bile bana saatlerce çalışmışım gibi geliyor. Hatta bazen hiç çalışmıyorum. Zaten okulda da bu konuda öğretmenler gözümüzü korkutuyor. Matematik yoksa başarı yok. Ben bu matematik yüzünden mahvoldum.”

 

Evet matematik belirleyici olmaya başladı kabul ediyorum ama bunu yapan da bizleriz. Çalışmadan, sabırlı olmadan sonuç beklediğimiz için vazgeçiyoruz. Vazgeçtikçe olmuyor olmadıkça vazgeçiyoruz. Bu kısır döngüden kurtulmamız gerektiğini anlatmaya yaşatmaya çabalıyoruz. Yani matematik dersine çalıştırmak değil artık mesele, matematiği yapabileceğine inandırmak ve adım atmaya ikna etmek, atılan adımları diğer adımların izlemesini sağlamak.

 

 Ben öğrencilerime bunu daha kolay anlamaları için yapılan diyetlerle ilgili düşüncelerini soruyorum:

“Bir arkadaşınız var ve kilolarından şikayetçi ve enfazla bir hafta diyet yapabiliyor ve bu bir haftanın sonunda istediği kiloya kavuşamadığını görüp vazgeçiyor. Ona nasıl yardımcı olursun veya neler söylersin?” diyorum. Öğrencim de “bir hafta istediği kiloya kavuşmak için yeterli gelmeyebilir, düzenli olarak bunu devam ettirmen gerekli, bu süreci ancak bu şekilde kararlılıkla aşabilirsin. Bazen moralin bozulabilir ama devam etmen gerekli, inanırsan ve diyete devam edersen bu işi yaparsın derdim” diyor. “İşte bir başkasına verdiğin düşünceleri şimdi de matematiğe uyarla” dediğimde ışık yanıyor kafasında.

 

Evet aksaklıklar var eğitimsistemimizde biliyorum ve bu aksaklıklar herkese eşit oranda etki ediyor. Bireyler arasındaki farkı belirleyense emek harcama oranı. Yılmadan, düzenli olarak çalışmanın sonucunu verdiğini unutmadan, önyargılarımızla mücadele etmemizin gerekli olduğunu anlayarak toplumsal korkumuz haline getirdiğimiz bir dersin üstesinden gelmek mümkün. Çocuklarımızın eğitim hayatıyla ilgili yapabileceğimiz en büyük iyilik mucizelerinolmadığını, çalışmanın ve emek harcamanın her zaman sonuç vereceğini göstermek olacaktır.

Sonuç: Matematik mucize değildir.





FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
GAZETEMİZ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


HABER ARA
YUKARI