Bugun...


DR. KEMAL KAMBUROĞLU

facebook-paylas
Cumhuriyetimizin 97'nci Yılı
Tarih: 29-10-2020 21:19:00 Güncelleme: 29-10-2020 21:19:00


Bu gün Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kuruluşunun 98nci yıldönümü. Tüm milletimize kutlu olsun. Türkiye Cumhuriyeti Devleti bulunduğu coğrafi konum itibarı ile dünyanın en kritik noktasındadır. Ünlü Prusyalı Stratejist General Carl Philipp Gottlieb Von Clausewitz’in ünlü kuramına göre Türkiye dünyanın kalpgahıdır ve kalpgaha hâkim olan dünyaya hâkim olur. Buradaki hâkimiyet kavramı ile vurgulanmak istenen şey jeostratejik konum olarak dünyanın en kritik bölgelerine el atabilme imkânıdır.

Haritaya bakıldığında Türkiye’nin üç eski kıtanın birleşme noktasında olduğu görülür. O nedenle Anadolu toprakları tarih boyunca tüm egemen güçlerin hedef noktası olmuştur. Osmanlı İmparatorluğu tarihsel süreçte büyümesini tamamlamış, başta eğitim sürecini iyi yönetememesi (matbaanın Batı’dan 300 yıl sonra Osmanlıya gelmesi gibi), sanayileşme devrimini yapamamış olması, yönetenlerin yeterince stratejik düşünememesi ( Bağdat’ı önemli görerek BAE, Kuweyt gibi yerlerdeki Neft Yağını yani Petrolü fark edemedikleri için iki köy diye İngilizlere bırakması), Emperyal güçlerin içteki müzahir unsurlarının Osmanlıyı yıkma çabaları vb. birçok sebeple 10 Ağustos 1920 de Sevr Anlaşmasını imzalayarak tarihe karışmıştır.

Sevr’i imzalayan galip devletler Anadolu’yu işgal etmekte gecikmemişlerdir. Herkesin bildiği gibi Fransızlar Adana Antep Urfa yöresini, İtalyanlar Antalya, Mersin bölgesini, Yunanlar İzmir Aydın Balıkesir Denizli Muğla gibi Ege bölgesini, İngilizler İstanbul ve etrafını askeri güçleri ile işgal ettiler. Osmanlı tarihe karışmıştır ama onun halkı yani Anadolu halkı yaşamaktadır ve vardır. Anadolu’da Yunan askerlerinin yaptığı zulümleri hemen herkes büyük dedelerinden, nenelerinden dinlemiştir. Düşman ülkeler Anadolu’da Türk Milletini esir almaya kalkmışlarıdır. Hatta Yunan daha ileri boyutlara giderek kendisine ait olduğunu iddia ettiği “Küçük Asya”yı Yunanlaştırmak için büyük bir soykırıma girişmiştir.  Emperyal Batı’nın amacı Türkleri bu topraklardan atmak, atamadıklarını da yok etmekti. 5 bin yıllık tarihi boyunca esir yaşamamış, esir yaşamaktansa ölmeyi yeğlemiş Büyük Türk Milleti, genlerinden gelen bir olgu ile bu işgale başkaldırmış ve tarihin gördüğü en büyük liderlerden biri olan Gazi Mareşal Mustafa Kemal Atatürk’ün liderliğinde “Ya İstiklal Ya Ölüm” diyerek yine tarihin gördüğü en inanılmaz savaşı, Türk İstiklal Harbini başlatmıştır. 1nci Dünya Harbi’nden mağlubiyetle çıkmış, orduları dağıtılmış, silahları alınmış, vatanın her köşesi bilfiil işgal edilmiş, parası pulu, yiyecek ekmeği, ayağına giyecek çarığı bile olmayan bir millet dünyaya parmak ısırtacak bir imkânsızı başararak istiklalini ele almış, genç Türkiye Cumhuriyetini kurmuştur.

Türkiye Cumhuriyeti mürekkebi “şehit kanı” olan kalemle sınırlarını çizmiştir. Cumhuriyet böylesi koşullarla kurulmuş en değerli varlığımızdır. Cumhuriyetin en temel özelliği ise “egemenliğin kayıtsız şartsız milletin olmasıdır.” Yani cumhuriyetin sahibi bilfiil Büyük Türk Milletidir. Aslında vatandaşlık temelli cumhuriyet fikri 1877den beri Osmanlı Devleti aydınlarının da düşüncesindeydi. Mustafa Reşit Paşa, Mithat Paşa, Namık Kemal, Ziya Paşa gibi vatansever aydın yöneticiler vatandaşlık temelli bir idari yapıyı hep düşünmüşlerdi. Lakin vatandaşlık temelli bir yönetim biçimi olan cumhuriyetin kurulma koşulları ancak İstiklal Harbimiz sonrasında oluştu. Cumhuriyet “ulusal egemenliği” esas aldı ve ulus bilincine dayandırıldı. Öte yandan genç cumhuriyet geleceğini “ekonomik zaferlerle” taçlandırmak istiyordu. Bunun için kendine en uygun ekonomik sistemi yani “karma ekonomik sistemi” seçti. Özel sektöre ve yabancı yatırıma evet dedi ancak özel sektörün yapamadığında da devlet devreye girdi. Bu aslında iktisat biliminde “balans” dediğimiz kuramı hayata geçirmekti. Devletler geleceklerini güvence altında tutmak için bazı ekonomik faaliyetleri ellerinde tutarlar. Şöyle ki; örneğin ABD gibi dünyanın en liberal ülkesinde bundan 15-20 yıl önce Çin ABD’de bir limanı satın almak istedi. ABD Kongresinde kıyamet koptu ve “stratejik olması” nedeniyle ABD Kongresi limanın Çin’e satılmasına izin vermedi. İşte karma ekonomi böylesi balansları da içermekteydi. Gazi Mustafa Kemal Atatürk Cumhuriyeti kurduğunda Cumhuriyetin batının bütün unsurlarını almayı hedeflememiştir. Atatürk’ün genç yaştan itibaren fikri yapısının temelinin oluşmasında en etkin kişi Ziya Gökalp olmuştur. Özellikle de Gökalp’in  “Türkçülüğün Esasları” kitabında “Türk Milletinin özünü harsının oluşturduğu, harsın aşındırılması halinde milleti bağlayan bağların zayıflayacağı” temel düşüncesi çok ekili olmuştur. Bu temelden hareketle Atatürk, Cumhuriyetin  “Türk Milletinin harsını yani 5 bin yıllık biriken temel değerlerini koruyarak” Batı’nın ilim ve fennini alması gerektiğinin ısrarla altını çizmiş, bu ilim ve fenni kendi potasında eriterek özümseyip Türk Milletini “muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkarmayı” hedeflemesini istemiştir.

Bu hedeflere ulaşma çabasında olan Cumhuriyet ne yazık ki Emperyal Güçler tarafından her zaman çelmelenmiştir. Günümüzde de bu çelmelenmenin devam ettiğini görmekteyiz. Mavi Vatan’ın isim babası değerli kardeşim Emekli Tümamiral Cem Gürdeniz bu gün 100 yıl sonra Türkiye’nin ikinci bir Sevr ile karşı karşıya bırakılmak istendiğini söylüyor. Gürdeniz aynı Emperyal Güçlerin ikinci Sevr belasının Mavi Vatanda gerçekleştirilmeye çalıştığını ve bu suretle “Ege ve Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin yaklaşık 200 bin km2 lik bir alanının çalınmak istendiğini” sürekli vurguluyor. Görülüyor ki yine aynı oyun sahneye konularak tarih tekrarlatılmak isteniyor. Yüz yıl önce oyun batıda Yunanistan, doğuda Ermenistan olmak üzere İngiltere’nin rejisörlüğünde ve Fransa’nın yardımcı oyunculuğu ile sahnelendi. Bu gün de aktörler aynı sadece rejisör değişti, ABD rejisör koltuğuna oturdu.

Cumhuriyetimiz çok değerlidir ve tüm Türk Milletinin bu cumhuriyeti, şanlı al bayrağı ve kutsal vatan topraklarını son ferdine kadar koruyacağına hiç kimse kuşku duymamalıdır. Cumhuriyeti kurarak bize bu kutsal vatanı bırakan başta Cumhuriyetimizin kurucusu büyük önder Gazi Mareşal Mustafa Kemal Atatürk ve Silah Arkadaşları ile yine bu kutsal vatan toprakları için toprağa düşen Aziz Şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyoruz. Cumhuriyetimizin 97nci yılı tüm milletimize kutlu olsun. Nice 97 yıllara…





FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
GAZETEMİZ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


HABER ARA
YUKARI