Bugun...


DR. KEMAL KAMBUROĞLU

facebook-paylas
Kolay Kazanma Hırsının Sonu
Tarih: 08-05-2021 17:37:00 Güncelleme: 08-05-2021 17:37:00


Hernekadar konu necip medyamızın sıcak gündeminden düşse de epeydir bu konuyu yazmak istiyorduk ama ülkenin yoğun gündemi pek fırsat vermedi. Hatırlanacağı üzere üç-dört hafta evvelinde kamuoyunun gündeminde önemli yer tutan bir “dolandırıcılık hikâyesi” vardı. 28 yaşında bir çocuk milleti dolandırmış, topladığı iki milyar dolar para ile firar etmişti. Kriptopara borsasının Türkiye’deki firmalarından Thodex’in kurucusu Faruk Fatih Özer, vurgunun ardından kayıplara karışıyor.

Firari Özer'in yakalanması için yürütülen çalışmalar devam ederken, Özer'in kaçış hikâyesinin ayrıntıları da bir bir ortaya çıkıyor. İlk tespitler Mart ayının başında Arnavutluk'ta bazı kişilerle irtibat kurduğu yönünde. Firari Özer Arnavutluk vatandaşı bir çiftle defalarca telefonda görüşüyor. Bu çiftten erkek olanın birkaç kez Türkiye’ye giriş çıkış yaptığı belirleniyor. Çift olarak ise 9 Mart’ta İstanbul’a geliyorlar, ancak 24 saat sonra hızlı bir şekilde Tiran’a dönüyorlar. İşte bu tarihten sonra, aralarındaki bağlantı kopuyor, ta ki tarihler 20 Nisan’ı gösterene dek. 20 Nisan Salı günü Faruk Fatih Özer, Air Alabania’dan aldığı tek yön uçak bileti ile Tiran’a uçuyor. Paralar da beraber uçup gidiyor tabii. Adamın niyeti baştan belli olmuş. İki milyar dolar, korkunç büyük bir para. Biz yaşamımız boyunca böyle paraların milyonda birini bile bir arada görmediğimiz için tahayyül bile edemiyoruz. Ama 28 yaşında bir çocuk bu serveti edinebiliyorsa burada çok ciddi sıkıntılar var demektir. İlk haber olduğunda ilgimizi çekmişti, baktık güzel mankenlerle yapılan reklamlar, medyada gördüğümüz şatafatlı ofisler, kolay ve bol para kazanma vaatleri filan derken bu cambazlığın da geçmişteki benzer cambazlıklar ile aynı ruhu taşıdığını fark ettik. Biz bu kripto para işinden hiç anlamayız, zaten teknoloji bilgimiz de anlamamıza yetmez.

Tek bir liramız olsa yine de bu tür işlere bulaşmanın yanlış olduğunu düşünürüz. Çünkü biliriz ki bu bir saadet zinciridir, eninde sonunda bir yerde patlar. Reel bir karşılığı olan yani emek sonucu ortaya çıkmış bir üretim ile alım satım yapıldığında elde edilen para gerçek paradır. Bize göre bilişim sistemleri üzerinden dönen çarklardaki “sanal para” hiçbir zaman para olmaz. Efendim işte dünya artık sanal paraya geçecekmiş, bilgi çağında herkes bunu kullanacakmış filan bize göre yine bu teknolojileri üreten ve kullanan aynı zamanda da dünyayı soyup soğana çevirmeye çalışanların ürettiği yalanlardır. Milletler bu yalanlara kanmasa insanlara zorla mı kullandırtacaklar böylesi sahtekârlıkları? İnsanın doğasından kaynaklanan biçimde ihtiyaçlarını tatmin etme arzusu vardır. Zaten ekonomi biliminde ihtiyaç “tatmin edildiğinde haz, tatmin edilemediğinde elem veren duyguların tümüdür.” diye tanımlanır. İnsanlar ihtiyaçlarını tatmin etmek için çalışırlar, üretirler, ürettiklerini satarlar, sattıklarında elde ettikleri gelirle ihtiyaçlarını tatmin ederler. Normal çark böyle döner. Lakin günümüz dünyasında hep yazdığımız gibi özellikle 1970lerden itibaren dünyaya enjekte edilen ahlaksız sistem olan “Neo-liberalizm” ile tüm değerler yok edilmiş, insanların çalışıp alın teri dökerek, emek vererek onurları ile gelir elde etmeleri yerine “kazan da nasıl kazanırsan kazan, sadece kendini düşün, başkaları ne olursa olsun” gibi rezil bir ekonomik zihniyet ortaya koyulmuştur. Böyle baktığımızda dünyada da örnekleri görüldüğü gibi bizde de bazı insanların diğer insanları kandırarak ellerindeki birikimlerini aldığını görüyoruz. Bitcoin dünyanın ilk kripto para birimiydi ve hâlâ en bilineni.

Değeri başlangıçtaki birkaç centten, 2016 ortasında birkaç yüz dolara çıkmıştı ve yatırımcılara büyük bir heyecan vermişti. İnsanlardaki bu heyecandan faydalanan bazı kişiler örneğin Dr. Ruja Ignatova “Onecoin” diye bir kripto para birimi sundu dünyaya. Üstelik Ignatova güzel, etkileyici, öğrenimi yüksek, ikna edici bir kadındı. Yani bizdeki Fatih Özer ya da meşhur Çiftlik Bankçı “Tosuncuk” gibi sıradan biri de değildi. Dr. Ruja, Wembley'deki kitleye "OneCoin, Bitcoin'in sonunu getirecek" dedi ve ekledi: "2 yıl içinde kimse Bitcoin'den bahsetmeyecek bile." Dünyanın dört bir yanından insanlar parasını OneCoin'e yatırarak "yeni devrimin" parçası olmayı umdu. BBC'ye sızdırılan belgelerde, İngiltere'de insanların, 2016'ın ilk yarısında OneCoin'e 30 milyon Euro yatırdığını, bunun 2 milyon Euro'sunun tek bir haftada gerçekleştiğini gösteriyor. Dr. Ruja’nın Wembley Arena'daki etkinliğinden sonra bu sayı daha da artmış olabilir deniliyor. Ağustos 2014 ve Mart 2017 yılları arasında onlarca ülkeden 4 milyar Euro OneCoin'e aktı. Pakistan'dan Brezilya'ya, Hong Hong'dan Norveç'e, Kanada'dan Yemen'e….Ve hatta Filistin'den bile para yatıranlar oldu. Sonuçta Dr. Ruja milyarlarca dolar para ile ortadan kayboldu. Şimdi arasınlar da bulsunlar. Çünkü sistem bir “saadet zinciri” idi ve bir yerde mutlaka patlayacaktı. Türkiye böylesi saadet zincirlerini geçmişte de çok yaşadı ama necip milletimiz hala ders almamış olacak ki şimdi yine benzer durumlar yaşanıyor. Yaşı 40ın altında olanlar pek bilmezler, 1980li yıllarda ve 90 ların ilk yarısında Türkiye’de ahlaksız liberalizmin somut örneklerinden olan bir “Banker” faciası yaşandı. “Banker” denen bazı tipler çıktı Türkiye’de, yüksek yerlerden de büyük itibar gördüler.

Örneğin aslında “çaycı” olan Banker Yalçın, Banker Bako, en ünlüleri Banker Kastelli gibi pek çok banker türedi. Bunlar vatandaşlardan milyarlar topluyorlar ve muazzam faizler ödeyerek geri ödeme yapıyorlardı. Öyle ki bir aylığına yüzde 112 faiz veriyorlardı. Millet evini satıp bankere koydu, emekli ikramiyesini aldı bankere koydu. Altınlarını, arabasını, tarlasını sattı bankere koydu. İlk zamanlar işler iyi gidiyordu. Oh, gelsin paralar. Bu arada Türk sinemasının ünlü yüzleri halk etkilensin de bu bankerlere para yatırsın diye büyük paralarla reklam filmlerinde oynadılar. Medya büyük pompalamalar ile algı yönetimini sağladı. Lakin para üretime yatmadığı için iş bir yerde patlayacaktı. Çünkü senden alıyor, ona veriyordu. Sonradan katılandan aldığını da sana veriyordu. Bir müddet sonra katılan sayısı düşünce saadet zinciri bozuldu. Bir de baktık ki bankerler birer birer tüymüşler. Ağlayanlar, dövünenler gırla. Sonrasında devlet olaya el koydu alabildiği kadarını aldı, mağdurlara dağıttı. Ama ne çare pek çok kişinin birikimi de buhar olup gitti. Şunun iyice anlaşılması şart; “emeksiz yemek olmaz.” Neo- Liberalizm insanlara emeksiz yemek vaad etti. Alınteri, emek, onur, haysiyet gibi kavramları yani değerleri yok etti. İnsanlar hemen para kazanalım, genç yaşta lüks içinde yaşayalım, hızla zengin olalım zihniyetine kapıldılar. Fatih Özer’e para kaptıranların %51 inin 18-25 yaş aralığında olduğu yazıldı medyada. Hayatın doğal akışına bakıldığında genç yaşta zengin olmak için meşru yollar; ya alanınızda bir buluş yapar bunu dünyaya sunarsınız örneğin bir bilim insanı gibi, ya alanınızda çok yetenekli olursunuz ünlü bir futbolcu veya ünlü bir sanatçı gibi, ya da piyangodan para çıkar veya babanızdan dedenizden büyük bir servet kalınca genç yaşta zengin olursunuz. Bunlar dışında insanoğlu ne yaparsa yapsın genç yaşta öylesi büyük, milyonlarca dolarlık servetlere ulaşamaz.

Bu hayatın doğal akışına, eşyanın tabiatına aykırıdır. Ha bir de gayri meşru yolu seçen biri olursa mafya, soygun filan gibi ancak bir de onlar belki genç yaşta servete ulaşabilir. Tabii işledikleri suçun cezasını çekmeyi göze alıyorlarsa. Ancak esas olan alın teri, beyin emeği ile helalinden kazanmaktır, zira kolay kazanmanın sonu her zaman hüsran olur.





FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
GAZETEMİZ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


HABER ARA
YUKARI