Bursa’nın bu iki birbirinden güzel doğanın ve yeşilin tam ortasında tarih kokan köylerini özellikle aktarmak, anlatmak istedim sizlere. Yolunuz Bursaya düşerse, Bursa geziniz sonrası mutlaka Cumalıkızık ve Deliceköyüne gidin. Köyler’in güzel kalpli bir o kadar’da misafirperver köylüleri ile tanışın hepsi harika insanlar Uludağ’da çalıştığım zamanlarda sık sık gittiğim; Cumalıkızık kahvaltı yerlerinde çok lezzetli, doğal, organik, kahvaltılıklar var. Delice Köyü Muhtarı Ahmet abi ve Köyün yerlilerinden Ramazan Bibi ikisi de çok iyi dostlarım eski mesai arkadaşlarım onların sayesinde bu güzel köyü görme fırsatımız oldu. Süleyman Keleş ve Umut Uçar Usta ile Delice köyünde Muhtar Ahmet Abinin evinde yapmış olduğumuz kahvaltıyı anlatamam. 2 saat kahvaltı yaptık. Ramazan Bibi’nin eşeğiyle köyü gezdik mükemmel bir tecrübeydi bizler için. Çilek tarlalarına gittik. köy yolu üzerinde eski bir köy evi olan Bahattin Taşpınar ustamızın tarihi evini gördük gezdik,

Cumalıkızıkta harika bir köy kahvaltısı sonrası köyü gezdik tarih kokan evleri, kahvaltı alanları, müzesi, Cinaralığı sokağıyla, sokaklarının ortasından akan buz gibi suların içinden geçtik. Eski turizmci bugünün kolluk kuvveti jandarma başçavuş Faruk komutan bize köyü detaylı gezdirdi. Buradan hepsine selam olsun. Bizden sonra köyleri yine çok sevdiğim eski mesai arkadaşım Emine Orhan ve diğer isimlerini yazamadığım arkadaşlarım’da buralara giderek bu güzel köylerimizin tadını çıkardı. Mutlaka gidin, deneyimleyin. Süleyman ve Baki Özcan ile Cinaralığı sokağından geçişimiz ise efsaneydi. Sizde deneyimleyin mutlaka tavsiye ediyorum.

Delice(Delce) Köyü

Keles ilçesine bağlı bir köy, İlçenin kuzeybatısında, Keles'e 9 km uzaklıktadır. Köy, daha önce Orhaneli'ne bağlı idi. 1530 tarihli tahrir defterine göre köyde 20 hane yaşamaktaydı. Köylülere göre Harmanalan ve Bıyıklıalan ile birlikte aynı aileye mensup üç Yörük’ün yerleşmesiyle kurulduğu söylenmektedir. Bu kardeşlerden biraz delice olanının kurduğu köye Delice adı verilmiş. Bir başka söylentiye göre ise köyü Veli adlı bir kişi kurmuş. Önce köyün adı Veli imiş, zamanla Deli’ye dönüşmüş. Önceleri Orhaneli’ne bağlı bulunan köyde, sultana bağlı hassa piyadelerinin hisseleri varmış. Daha farklı bir deyişle yayacı imiş. Köyün üzerinde bulunan Semah Tepesi tüm bölgeye egemen durumdadır. Kadı sicilleri ve 1912 yılında yayınlanan bir gazete haberine göre Sultan Murad’ın vakıf köyüdür. Köydeki sürüler, 1980’li yıllara kadar yaya olarak Aydın’daki kışlaklara yaya olarak götürülmekteydi. Şimdilerde sürüler yine kışın Aydın’a götürülüyor ama, arabayla. Köyde 1927 yılında 355, 1990 yılında 677, 1997 yılında 585 kişi yaşamaktaydı. Yerli köyüdür. Köy üzerinde adak yeri olarak kullanılan Yusuf Dede ile Çam Dede yatırları vardır. Semah Tepesi’ne ise yağmur duası için çıkılmaktaymış. En son 1995 yılında burada yağmur duası yapılmış. Köydeki Göksu Pınarı’nın da şifalı olup, böbrek taşlarını erittiğine inanılmaktadır. Köyde son yıllara kadar eski elişi tezâhlarda dokumacılık sürüyordu. En son keçi kılından çul dokuyan Topal İhsan (Tosun) ve Mehmet Sevim ile Şakir Bay da, bir süre önce bu işi bırakmışlar. Yörük köyüdür.

Delice köyünü ziyaret etmek isteyenler köyün muhtarı Ahmet Çakır abiyi arayıp benim selamımı iletsin köyü ve etrafındaki tarihi yerleri ve mağaraları sizlere gösterecek eşlik edecek ekip yönledirecektir.

Delice Muhtarı Ahmet Çakır iletişim: 0535 228 51 25

Delice Köyü; Süleyman Keleş, Muhtar Ahmet Çakır, Uludağ efsanesi Ramazan Bibi, Umut Uçar usta ve Ben. Fotonun yanındaki tarihi ev bahsettiğim tarihi ev usta satıyor ilgilenen olursa köy, doğa içinde yaşamak isteyenler için inanılmaz ideal bir yer.  Bahattin Usta iletişim: 0532 795 22 80

Cumalıkızık

Osmanlı dönemi konut dokusunu günümüze kadar koruyan bir köydür. Osmanlı dönemi sivil mimarisini günümüze taşıyan Cumalıkızık Evleri, koruma altına alınmıştır. Bursa’nın doğusunda yer alır. Günümüzde ilin Yıldırım İlçesinin bir köyü konumundadır. Orhan Bey zamanında vakıf köyü olarak kurulmuş bir yerleşim bölgesidir. Osmanlıların Bursa’da ilk yerleştikleri bölgelerden olan Cumalıkızık, 180’i halen kullanılan, bazılarında ise koruma ve restorasyon çalışmalarının yapıldığı toplam 270 evden oluşmaktadır. Uludağ’ın eteklerinde yer alan, Bursa’nın en otantik gezi noktalarından Cumalıkızık kısa bir hafta sonu kaçamağı veya günübirlik bir gezi için ideal destinasyonlardan biri.14.YY’a uzanan tarihi ve son derece iyi korunmuş mimarisiyle UNESCO Dünya Mirasları Geçici Listesi’nde yer alan köy hem huzurla biraz kafa dinlemek isteyen, hem kültürel anlamda yeni yerler keşfetmeyi seven hem de farklı yerlerde bol bol fotoğraf çekmeyi tercih eden, kısacası her türden gezginin ilgi alanına giriyor.

Bugün Bursa’nın Yıldırım İlçesi’ne bağlı bir mahalle olan Cumalıkızık Uludağ’ın eteklerinde kurulmuş kızık köylerinin hala var olan 5 tanesinden biri. Üstelik orijinal dokusunu da en iyi korumuş olanı. Değirmenlikızık, Fidyekızık, Dallıkızık gibi toplamda 10’dan fazla kızık köyü ise varlığını devam ettirememiş, günümüze kadar gelememiş. Ahududu, kestane, böğürtlen başta olmak üzere her türlü meyve yetiştiriciliğinin ana geçim kaynağı olduğu köy son yıllarda gelişen dizi furyası sebebiyle turizm alanında da kendini oldukça geliştirmiş. Burada çekilen Kınalı Kar ve benzeri diziler sayesinde İstanbul ve diğer illerden yoğun bir turist akınına uğrayan Cumalıkızık köy meydanında yer alan ve Osmanlı Dönemi’nden kalan tarihi cami, Etnoğrafya Müzesi gibi tarihi yapıları, şirin mi şirin evler, yerel, organik gıda satışı gibi cezbedici yer ve faaliyetleri ile de bu akını memnun etmeyi başarmış. Aslında Cumalıkızık Köyü tarihi 1300’lü yıllara dayanıyor. Osman Gazi’nin Bursa’nın fethedilmesini emretmesinin hemen ardından Kızık Boyu’ndan 7 Bey’in çabalarıyla alınan bölge o tarihten beri bir Türk memleketi olmuş.

Bugün bu kızık köylerinden sadece beş tanesi varlığını sürdürüyor ki bunlar arasında da orijinal dokusunu koruyan sadece Cumalıkızık Köyü. Bunun sebebi ise; köylülerin birbirlerine son derece bağlı olması, aralarına yabancı almaması ve hatta köyde yabancıya pek fazla ev, arsa satışının yapılmaması deniyor. Kışın karlar altında, baharda yeşiller arasında, her mevsim ayrı güzel olan Cumalıkızık Köyü günübirlik veya hafta sonu gezginlerine görmeye değer güzellikte tarihi evler, yapılar ve Bursa’nın yerel lezzetlerinin en güzellerini vaat ediyor. Kısaca hepsinden bahsetmem gerekirse;

Köye adının verilmesinde en önemli etken olan, köy meydanındaki tarihi cami. Aslında Cumalıkızık Camii ilk yapıldığında yan yana cami ve medrese olarak planlanmış, ancak sonra medreseden vazgeçilince aradaki duvar yıkılarak medrese binası cami ile birleştirilmiş. Sonucunda da iki mihraplı bir cami gelmiş bugünlere.Caminin hemen yanında yer alan ve 1917 yılında yapılan Zekiye Hatun Çeşmesi ile Osmanlı Dönemi’nde kalma tek kubbeli hamam da köyün diğer tarihi yapılarından.Köyün geçmişine ait eşyaların sergilendiği Cumalıkızık Etnoğrafya Müzesi zamanınız az da olsa ziyaret edebileceğiniz, gördüklerinizle Cumalıkızık ve tarihini daha iyi anlayabileceğiniz ve çok da büyük olmadığı için hızla gezebileceğiniz bir müze.

Camiden birkaç sokak ileride, dünyanın en dar ikinci geçidi olarak bilinen Cin Aralığı ise hem görmek hem de içinde fotoğraf çektirmek isteyeceğiniz yerlerden. Zemini Arnavut kaldırımı döşeli, çok da kilolu olmayan tek bir kişinin geçebileceği genişlikteki Cin Aralığı Yunan İşgali sırasında düşman askerlerinden saklanıp kaçmak amacıyla kullanılmış. Köy meydanında açılan, hediyelik eşya ve yöresel yiyecekler satılan cıvıl cıvıl tezgahlar da Cumalıkızık’da turistlerin en çok zaman harcadığı, doya doya gezip alışveriş yaptığı yer.

Köyün güneydoğusunda ki Ihlamurcu Mevkii’nde yer alan bir Bizans Kilisesi’nin kalıntıları ise özellikle tarih ve arkeolojiye meraklı gezginlere görmelerini önerdiğim bir yer. Köy sokakları boyunca, büyük kısmı tarihi konaklarda yer alan restoran, cafe ve kahvaltıcılar ise uğramadan dönmemeniz gereken yerler. Sizlere özellikle bir cafe, restoran önermeyeyim. Hoşunuza giden herhangi birine girerek köyün ünlü gözlemelerini ve organik yiyeceklerle hazırlanmış serpme kahvaltısını mutlaka tadın.

Ve elbette birazdan daha detaylı bahsedeceğim Cumalıkızık Evleri…

Bugün 180 kadarı ayakta kalabilmiş olan ve bunların bir kısmı da restoran, cafe, butik otel olarak işletilen Cumalıkızık Evleri burayı ülke çapında meşhur eden en önemli detay diyebilirim.Genellikle 2, bazıları da 3 katlı olan evler klasik Anadolu mimarisi tarzında yapılmış. Yani giriş katında mutfak, kiler gibi ortak kullanılan servis alanları, üst katta ise bir ana salon ve çevresinde yatak odalarından oluşuyor.Moloz, taş ve ahşaptan yapılan evlerin üst katları cumba denilen, sokakla bağlantıyı sağlamaya yarayan çıkıntılara sahip. Bir sanat eseri titizliğinde yapılan kapı kulpları, tokmakları ise detaylara dikkat eden gezginlerin gözlerine takılacaktır mutlaka.Dış cephesi farklı renklerde olan evlerin önemli bir başka özelliği de fazlasıyla geniş olması. Çünkü Cumalıkızık Köyü kültüründe ailenin birlikte yaşaması, çoğu zaman evlenen çiftlerin de ayrı eve çıkmayıp aileyle birlikte kalması uzun yıllar korunmuş bir adetmiş.

Bu evlerden bazılarını ise gezmek mümkün. Bunlar arasında en önemlisi, ya da en çok turist çekeni diyelim, Kınalı Kar dizisinin de çekildiği Kınalı Kar Ağa’nın Konağı, köyün en eski evi olan Küpeli Konak ve gitmişken yemek de yiyebileceğiniz Bulanlar Konak ve restoranı.

Bursa’nın Yıldırım İlçesi’nin bir mahallesi olan Cumalıkızık Köyü şehir merkezine sadece 11 kilometre mesafede yer alıyor.

Bölge otel seçenekleri açısından pek zengin sayılmaz ancak Bursa şehir merkezine çok yakın olduğu için ille de köyde konaklamak da şart değil.

Köy içerisinde kalmayı önemseyenler için Bulanlar Konak tek seçenek diyebilirim.

‘Bursa ve bu güzel yerleri görme yaşama fırsatıma vesile olan yanların’da çalıştığım Sevgili Gülşah Alkoçlar ve Ender Alkoçlar’a selam olsun Sevgi ve Saygılarımla.

‘Hayat ya cesur bir maceradır ya da hiçbir şey’