Hayatın başrol oyuncusu olan insan; hayatı boyunca önemli ölçüde görevler ve sorumluluklar üstlenmiştir.

Amaç; bu görevlerin en iyi biçimde yerine getirilmesidir. Bu görevler yerine getiriliş, sorumluluklarının ifası nispetince huzur, mutluluk, barış, verimlilik gelir. Bu görev ve sorumlulukların yeteri kadar yerine getirilememesi halinde tartışmalar, huzursuzluklar ortaya çıkar.

Bu ve benzeri çok sayıda toplumsal görevler; çocukluktan itibaren, saygı,  sevgi, itaat, özveri ile başlar ve birçok değişimlere uğrar. İletişim ve ilişkiler ilerleyen zamanlarda eğitim ve tecrübeyle boyut kazanır. Toplu yaşama kültürü ile sorumluluk bilincine ulaşır.

İnsanın insan olma bilincinin yanında başlıca konumları:

Anne/baba veya aile reisi, karı /koca olarak insan,

Evlat/çocuk/kardeş, akraba olarak insan,

Vatandaş olarak,  komşu olarak, arkadaş olarak insan,

Öğretmen, öğrenci, çalışan /işveren olarak insan,

Amir/memur, sanayici/çiftçi/tüccar/işçi/hizmetli olarak insan,

Güvenlik, sağlık görevlisi olarak insan

İNSAN;

Yaratıcısına karşı,

Kendisine ve ailesine,

Çevresine insanlığa, topluma ve ülkesine karşı sorumluluklar taşır.

En büyük görev ve sorumluluğu; kulluk, dünyanın imarı gibi faydalı yararlı işler yapmak olan insan başarılı olduğu oranda temiz ve güzel hayat yaşamaya layıktır. Yaşamı boyunca geniş bir alanda,  tüm kabiliyetleri ile dünya ve ahreti kazanma gibi önemli bir imtihana tabi tutulmuştur. Özlediği huzur ve güven dolu hayata erişmesi bu imtihanla yakından ilgilidir. Aklı ve kendine verilen güzel hasletler ile yaşamında emredilen usul ve esaslara uyduğu ölçüde arzu ettiği ideal hayata ulaşabilecektir.

Bu sorumlulukları başarı ile aşabilmesi için insanın çocukluk yıllarından itibaren eğitim/ temel değerler (ilkelerine) ve şartlarına uygun karakter terbiyesi alması ve özüne bağlı kalması gerekir.