Bugun...


RIFAT YÖRÜK

facebook-paylas
Beyaz Atlı
Tarih: 04-04-2020 05:54:00 Güncelleme: 05-04-2020 14:46:00


Cem Karaca, açık televizyonda o gür sesiyle muhteşem bir besteyi seslendiriyordu. Yatağında uzanmış olan yaşlı adam bu eseri, gözleri yaşarmış halde dinlemekteydi;

 

Beyaz atlı şimdi geçti buradan

Süvarisi can evinden vurulmuş

Çıksın dağlar, taşlar gayri aradan

Beyaz atın süvarisi yorulmuş

 

Bir zamanlar Kayseri çarşısı ve meydanında; üstünde kot takımı, belinde silahı olduğu halde gösterişli beyaz atıyla dolaşır, çoğu kimsenin hayranlık, bazılarının da haset dolu bakışları arasında araçların yanında yol alırdı. Hayatını kitaplaştırmak için, Hisarcık yolu üzerindeki evine ilk gidişimde atıyla dolaşmasını gururla anlatmıştı;

“Beyaz, ‘cumbuşlu (cümbüşlü), oynak, cilveli bir attı. Hele üstünde benim gibi bir cengâver de olunca adeta dans ederdi. Şehrin içinde atla gezerken devletin polisi yol açardı bana… Ama trafik o zaman böyle yoğun değildi. 1975’den 80 yılına kadar şehirde ata bindim.”

 

Kayseri’nin namlı kabadayısı, delikanlısı Şemsettin Şemsettinoğlu, bu sözlerinin ardından oturduğu evin penceresinden, bir zamanlar adeta elleriyle kazarak kurduğu ve sonra devretmek zorunda kaldığı tesislere iç çekerek baktı. Beyaz atın 80 yaşındaki eski süvarisi gerçekten yorulmuştu.

 

Onu asıl üzen, yıpratan, yoran; kendisi gibi son kabadayıların, son delikanlıların yerini mafya denilen “çakal” bozuntularının alması, kurt izinin it izine karışmasıydı. “Bu yüzden, mafyacılığın racona sığmayan bazı hallerine tavır koyup, bir köşede sessizliğe ve şanlı hatıraların tesellisine gömülmüştü.”

 Görüşmemizin birinde “Mafya dediğin hırsız şebekesi. Onları ben hep kovalardım.” demiş ve şöyle devam etmişti;

“Kabadayı dediğin zalimi ezer, mazluma kaftan giydirir. Adam dövmeyinen, adam vurmayınan kabadayı olunmaz. Kabadayılık jesttir, sempatidir, dürüstlüktür. Seveceksin, sayacaksın ki, sevilesin sayılasın. Adil olacaksın. Yalan konuşmayacak, aldatmayacaksın. 24 sefer cezaevine girmiş çıkmış insanım. Ama gücüm yeter diye, hayatımda hiç bir insana zevk için fiske vurmadım.”

 

İki ay kadar önce tanıdığım, kısa sürede sevdiğim, bazı ziyaretlerimde birlikte türkü söylediğimiz yiğit bir insanı, Şemsettin Abi’yi, yarenliğine, muhabbetine doyamadan kaybettim. Hayat hikâyesini kitaplaştırmak için yaptığım ses ve video kayıtlarının çözümlerini hazırlarken aldım ölüm haberini…

 

Allah taksiratını affetsin. Mekânı Cennet olsun. Rabbim, onun şahsında “delikanlılığın kitabı”nı yazabilmeyi bana, merhumun portrelerinden oluşan fotoğraf sergisini açabilmeyi de arkadaşım Muharrem Daşan’a nasip etsin.





FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
GAZETEMİZ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


HABER ARA
YUKARI