Bugun...


TAHSİN GÜZEL

facebook-paylas
Dünya Bir Araya Geldi Yapamadı AK Partili Geçinenler Haydi Siz Yapın
Tarih: 16-07-2019 18:21:00 Güncelleme: 16-07-2019 18:21:00


Yeni dünya düzeninin tasarlandığı günümüzde, her günkünden daha fazla siyasi istikrar ve birliğe ihtiyaç varken, dünya devletlerinin yapamadığını işin kolayını seçen AK Partililer haydi siz yapın; yapında Avrupa ve Amerika’yı mutlu ettiğiniz gibi, HDP ve CHP’ yi de mutlu edin; umarım hevesleriniz kursağınızda kalır, eğer başarabilirseniz kına karaborsa olmadan şimdiden stok yapın; bir de boş konuşan ve konuştuğunu da unutan değil, konuştuğunu yapan bir lider de bulun, bulun çünkü bu gemide hep beraber yolculuk yapıyoruz…

Merhum Özal, “bu ülkeyi bölmeye yıkmaya kimsenin gücü yetmez dünya ile uğraşır ve savaşırız içimizde ki hainler olmasa…” Derdi. AK partiyi de kimse yıkamazdı ve yıkamaz içindeki hainler olmasa… Hainler derken kastteddiğim, partiye küsenler ayrılanlar filan sanmayın, sonradan olma partiye dolma, bir yerlere geldiği için haddini aşarak geçmişte bu partiye hizmet etmişlere vefasızlık yapan, partiden kopması için haddini aşarak hakaret eden, Cumhurbaşkanının gözüne girmek için şov yapanlardır. Onlar ki, bugün koltukları alınsın bir saat bile bu partide durmazlar parti kurmayı bırakın komünist partisine dahi giderler ve AK partiyi de tefe koyar oynatırlar.

Son 3 - 4 yıldır AK Partiye dolan ve “Abdurrahman Çelebi” olan malum miras yiyiciler, kraldan da kral oldular, bu partiyi kuran, önemli hizmetler vermiş bakanlık yapmış kişilere sosyal medya aracılığıyla parti ruhunu bırak insanlığa yakışmayacak sözler edip hakaret etmişlerdir. Yanlışları var ise yol arkadaşları olan sayın Cumhurbaşkanının konuşması gerekirken, iki çapulcu konuşur haddini aşarsa iş kontrolden çıkar.   

Benzeri olaylar geçmişte ANAP’ta da yaşanmıştı, merhum Hasan Celal Güzel, Ekrem Pakdemirli ile Yıldırım Akbulut ve Mehmet Keçeciler gibi partinin değerlerine içi başka dışı başkalar koltuk kapmak adına aynı tezgahı kurmuşlardı, milletin umudu olan ANAP yara almıştı, siyasette yara almamak önemlidir, siyaset yara bere götürmez, alırsa da tedavisi mümkün değildir…

Merhum Özal da etrafındaki gerçek değerlerin kıymetini bilemedi, partinin içine dolan dalkavukları geçte olsa fark etti ama iş işten geçti. Özal hükümetleri gibi AK Parti hükümetlerinin de ülke adına yaptığı çok önemli hizmetler var, önemli projeleri gerçekleştirdi, örneğin: Marmaray, Üçüncü Havalimanı,  Kanal İstanbul, savunma sanayindeki gelişmeler, yollar, hastaneler, konut projeleri vs. merhum Özal’ın dediği gibi Ak Parti de bu ülkeye çağ atlattı;

O gün merhum Özal’a ne yapıldıysa bu gün de R. Tayyip Erdoğan’a da o yapılmaya çalışılıyor, ANAP’ a oynanan oyun, AK Partiye de oynanıyor: Yerli otomobile tepki, tanka tepki, İHA’ya SİHA’ya tepki, S 400’e tepki, Suriye’ye müdahaleye tepki, mütemadiyen tepki… Merhum Özal’ ın o günler Irak  konusunda istedikleri yapılsaydı, bu gün soysuzlar topluluğu PKK bu kadar güçlenemez Irak topraklarında vücut bulamazdı… Şimdi de Suriye’ ye girilmese orada güçlü bir PKK devleti olacaktı.

Kader aynı, ANAP da Milliyetçi muhafazakâr demokrat bir parti, AK Parti de muhafazakar demokrat bir parti. Muhafazakârlık; kendi özünü kaybetmeden gelişime açık, toplumu dışlamayan, devletin bütünlüğünü savunan hoşgörülü bir yaklaşımın ifadesidir, muhafazakârlık kavramı; ülkenin manevi dinamiklerini oluşturan zenginliklerinden yararlanmasıdır.

Dindar, dini değer ve kurallarına bağlı, halkın % 65’nin arzu ve taleplerine uygun bir oluşumdur, diğer partilerle farkı bir ideoloji değil ideal partisi olmasıdır. İdeoloji partilerinin uzun ömürlü olması yapılan yanlışların idarecilere fatura edilmesi, ideal partilerinin ise kısa ömürlü olmasının nedeni de yapılan yanlışların faturasının partilere kesilmesindendir,  buna örnek olarak da CHP’yi gösterebiliriz. CHP, Cumhuriyetle kurulan ve o günden bu güne kadar iktidar olamayan ve böyle bir gayrette de bulunmayan bir parti ama hala ayakta duruyor, aynı isim ve amblemi taşıyor, hal böyleyken taraftarlarında düşünce olarak zerre kadar bir değişme yok çünkü ideoloji partisidir.

Demokrat Parti, Anavatan Partisi ve AK Partinin ortak farkları ise ‘ideal parti’ olmasıdır, ideallerini sorduğun zaman, dindar, milli manevi değerlere sahip, dini kural ve kaidelere uyan ve uygulayan bir beklentisi olanlardır. Bu partiler bu felsefeyle kurulmuş ve halkın büyük desteğiyle vücut bulmuştur, zaman içinde, dinin emir ve kurallarına uymayan dindar değil “dini dar” kişilerin etkili yetkili konuma getirilmesiyle dinin hassasiyeti olan devlet malı, kul hakkı hiçe sayılıyor, diğer yandan idealim dediği partinin ve yetkililerinin bu düsturun dışına çıktığını gördümü hemen kopar, çünkü Müslüman insan haram yemez, yalan söylemez, Müslüman sözünde durur, Müslüman vatanı için ölürse şehit olur, Müslümanın bu değerlerine karşı ters hareket eden liderden de partiden de koparır. Sayın Cumhurbaşkanına partisinin üstünde oy verilmesi bu parti ve kadrolarına bir tepki ve bir mesajdır.

Anavatan Partisi iki dönem Türkiye’ye çağ atlattı sonrası aynı AK Parti’de olduğu gibi içi başka dışı başka çıkar gurupları partiyi işgal etti, dindarlar yerine “dini dar” dalkavuklar gerçek partilileri saf dışı bıraktı.  Anavatan Partisine Lale Devri yaşattı, dolayısıyla Türkiye çok şeyler kaybetti. Aynen günümüzde de AK Partinin düşürülmeye çalışıldığı durum gibi. AK Parti de benzeri bir tablo yaşanırsa bu ülke çok şeyler kaybedecek, bunun farkında olmayanlar bunu zaman içinde görecek...

Merhum Özal’ın hiç mi suçu yoktu? Elbet vardı, bugün Sayın R. Tayyip Erdoğan’ın da suçunun olduğu gibi… ANAP bir gönül hareketiydi, AK Parti de bir gönül hareketidir, muhafazakar ve dindar bir parti olan AK Parti aynı ANAP’ta olduğu gibi sınıf değiştirdi, dindar yerine “dini dar”, muhafazakar yerine riyakarlar doldu, bu partiye gönül vermiş kişiler uzaklaştırıldı, nöbet değişikliği nedeniyle kenara çekilenler de eleştirildi, zaman zaman da hakaret edildi, edenler de bu partide emeği olmayan asalaklar, buna Sayın Cumhurbaşkanı sessiz kaldı, Cumhurbaşkanı eleştirse bu su kaldırırdı, ama has bel kader millet vekili olmuş MYK’ ya girmiş yahut genel başkan yardımcısı olmuş sonradan görmüşler eleştirdiği zaman iş değişir…

Bende bu partinin İzmir’de kurucularındanım, üç dönemde başkanlık divanın da görev yaptım, iki dönem ibadet şevkiyle mevki makam hesabı yapmadan tek amaç halka hizmet ve partinin çıtasını yükseltmekti, parti kutsalımız gibiydi her konuda kılı kırk yarıyorduk, üçüncü dönem iktidar partisi olduğu için ipini koparan, adamını bulan, kendisini bulunmayan Hint kumaşı sanan, ikbalini memleket ve parti menfaati önünde tutan asalaklar doldu ve partiyi işgal ettiler. Üçüncü dönem görevimde halka ve partiye hizmet değil yönetimdeki kadroların gayri ahlaki işlerine karşı mücadeleyle geçti, şeytan taşlamaktan abdest almaya fırsat bulamadım.

Bu partiden kopmaya çalışanların göz ardı ettiği şey: Milletin Sayın Cumhurbaşkanına değil kadrolara karşı bir tepkisi olduğudur, partiden kopma değil parti içindeki asalakları koparmak için gelin hep beraber mücadele verin. Böylece Tayyip gitsin sevdası olan ülkeler ve dahili zümrelere iyi bir cevap verilsin. Aksi olursa neler olacağını devamı yazılarımda dikkatlerinize sunacağım, dost acı söyler ama doğruları söyler…  





FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
GAZETEMİZ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


HABER ARA
YUKARI