Vatana, millete, ecdada vefasızlık, ana, baba, kardeş ve dosta vefasızlık;  toplumun yaşam tarzı oldu vefasızlık. Gönüllere göz, şarkı ve türkülere söz olan vefa günümüzde sadece bir semtinadında kaldı.

Ülkemizde vefasızlık bir hastalık oldu, günümüzde modaolup markalaştı, modayı yaratanlarsa ünlüler, markayı üretenler ise güçlüler, güçlülerse siyasetçiler. İmam cemaat misali! İmam ederse, cemaat gider!

Büyük dediğimiz politikacılar vefa bilmezse bu ülke nereye gider?

Altı yüz yıl şanlı tarih yazmış ecdada vefasızlık, dört mevsimin bir arada yaşandığı bu güzel ülkeye vefasızlık… Doğaya vefasızlık, havaya,  suya vefasızlık…

Nerede o Vefa!  İstanbul’da bir semtin adında kaldı vefa…

Kırk sekiz yıl askerlik yapmış ve yedi yılda esir kalmış madalya sahibi ahi ömrü hatıralarla dolu olan 110 yaşında hakka yürüyen rahmetli dedem, birinci ve ikinci dünya savaşlarını görmüş, balkanlar ve orta doğuda kalmış, tarihi canlı yaşamış bir insandı.

Kasabamızda fırsat bulduğu her topluluğa,  okullarımızın orta velise bölümlerin de tarih derslerine girer tarih, ahlak ve adap üzerine sohbetler eder yeri gelir imam olur cemaate namaz kıldırır yeri gelir vaaz ederdi.

Mekke’den Kâbe’ye, Kahire’den Şam’a, Mescidi Aksa’dan Bağdat’ave balkanlara kadar 22 milyon kilometrekareye hükmettiğimiz toprakları kazanan ecdattan dem vurur, bu toprakların nasıl kazanıldığını ve niçin kaybedildiğinden söz eder, sebebinin vefasızlık ve siyasi istikrarsızlık olduğunu söylerdi…

Dede geçmişi bırak Türkiye’nin geleceğinden sözet derdik. Mekânı cennet olsun saatlerce konuşurdu,bizlere masal gibi gelirdi, günümüzde yaşananlara bakıyorum da 55yıl önce bu günleri anlatıyormuş da bizler farkın da değilmişiz.

Ahir zamanda yaşıyoruz, ana baba kıymeti bilinmeyecek, ihtiyarlar için toplu yaşam merkezleri olacak, gözü gibi koruduğu büyüttüğü evlatları onları oralara koyacak, dövecek itecek kakacak vefasızlık yapacak derdi, olurmu öyle şey derdik dahası da var der devam ederdi.

 Makamlar halk ve hak için değil ikballer için kullanılacak, paha biçilmeyen manevi değerler ve ahlak satın alınır olacak, hak haklının değil güçlünün olacak, insanlar toprağa, havaya, suya vefasızlık yapacak,  göklere çıkan binalar, zinalar artacak, madde her şeyi satın alacak insan ve İslami değerlere vefasızlık yapılacak derdi, o ho dede dediğimizde, cebinden delikli para çıkartır bizlere verir dinleyin bakalım der ve devam ederdi.

 İlim bilim gelişecek insanlar değişecek, aya gidilecek, dünyanın en uzak ülkesi evinizden izlenecek, güçlü devletler güçsüz devletleri ezecek, gibi gibi günümüzde yaşanan bütün olumsuzlukları o günler anlatırdı.

Ahlakın bir parçası olan vefanın toplumda erevüzyonu biryana siyasetçilerde hat safhada olması düşündürücü; Seçim sathına girildiği günümüzde topluma örnek olması gereken siyasetçilere bakıyoruz, A’ sı B’ si seçene vefası yok seçtirene vefası yok…

AK Partiye bakıyoruz, dün beraber yürüyüp bugün trenden inenlere vefa gösterilmediği gibi sınırsız hakaret ediliyor edenlerse dün karşısında düğme ilikleyen sonradan gelen kral olanlar ve teşkilatlara doldurdukları işgüzarlar, bu densizliğin neticesi ne olur? Dağdan gelip bağdakini kovmaya çalışırsan başka bağlar ararlar, bunu fırsat bilir bir parti kurarlar.

Bugüne kadar koltuklar gitti diye AK Parti karşıtı davranış içine giren her kim olursa olsun ağır dille eleştirmiştim, bu CHP içinde geçerlidir. Dün CHP’nin yılmaz savunucu olup Kılıçdaroğlu’ na methiyeler dizip makam verilmediği için eleştirenleri, başka partilere koşanları da eleştirmişimdir.

Bunlar eleştirilecekse genel başkanlar eleştirsin, çünkü onlar genel başkanlarla geldi ve genel başkanlar getirdi, teşkilatlardaki işgüzarlar getirmedi. Zaten halk noterdir ve mevzu önüne geldiğinde mührü basar!

CHP’den gidenlere her konuda destekli desteksiz atan, satan Sayın Kılıçdaroğlu,cevap vermeli ve konuşmalı.

AK Partide, koltuk verilmediği içinince hesap içinde olanlara da (var ise böyle bir şey) her konuyu sınır koymadan eleştiren ve söyleyen Sayın Cumhurbaşkanı cevap versin konuşsun, konuşsun çünkü bu sistemin çok partiye değil güçlü partilere ihtiyacı var, istikrar bozmanın en güzel yolu da siyasi istikrarsızlıktır.

Bu ülkenin istikrarsızlığa değil istikrara, vefasızlığa değil vefaya ihtiyacı var, CHP’ yi bölmek, AK Partiyi bölmek bu ülkeye bir şey kazandırmaz.

Trenden inenlere sesleniyorum: Rütbe makam verildiğinde eyvallah, alındığında ise küsmek olmaz! Yeni bir siyasi parti kurduğunuzda söyleminiz ne olacak? Doğrusuyla yanlışıyla AK Parti’nin birçok icraatında sizin de dahliniz yok mu? Millete yeni bir şey olarak ne söyleyeceksiniz?

Bence sizin amacınız 2028’de yasal süresi dolan Tayyip Erdoğan’ın boşluğunu doldurmak. Bunun için parti kurmanıza gerek yok, şimdiden tren rezervasyonunuzu yaptırın ve bineceğiniz günü bekleyin.

Devletin de milletin de bekası için makul olan budur…