En fazla takdiri, hatta eleştiriyi dahi Ak Parti teşkilatları ile ilgili yazdığım yazılardan alıyorum, ne hikmetse takdiri herkesin bahaneler uydurup kaçtığı zaman taşın altına elini değil başını koyan eski partili dostlarımdan alıyorum, serzenişte bulunanlar ise sonradan Ak Partili olan, halka tepeden bakan, burnundan kıl aldırmayan vitrin meraklıları oluyor.

Yerel seçim öncesi yayınlanan bir yazımda İzmir’le ilgili Ak Parti teşkilatlarını değerlendirirken, “Sayın Cumhurbaşkanı bu partiden ayrılsa bu parti barajı aşamaz” demişim. Referandum öncesi de aynı konularla ilgili yayınlanan çoğu yazılarımda da, “Ülke genelinde teşkilatlar İzmir teşkilatları gibiyse vay halimize” tespitimle; “Sayın Cumhurbaşkanının sayesinde belki ülke genelinde % 51'i aşar ama İzmir'de  % 35'i zor bulur demiştim.”

Biraz daha sınırları aşarak Ak Parti bir revizyona gitmezse Demokrat Parti (DP), Adalet Partisi (AP) ve Anavatan Partisi (ANAP) gibi sağ tandanslı partilerde yaşanan örnekleri söylemiş ve “15 yıl Lale Devri” yaşanır, bir takım önlemler ve yaşanmış örneklerden ders alınmaz ise bu devrin kapanacağını belirtmiştim. Bu değerlendirmelerimden alınan bazı yöneticiler yanında bazı milletvekili arkadaşlarım beni arayarak haksızlık yaptığım konusunda serzenişte bulunma yanında son cümle olarak ise “çok haklısın demişlerdir.”

İzmir’ e yapılan bunca yatırımlara rağmen, örneğin Ege Bölgesini su sıkıntısından kurtaran barajlar, Karşıyaka, Konak, Buca, Kemalpaşa ve Manisa tünelleri gibi onlarca hizmetler yanında bu hizmetleri yapan Sayın Başbakanın İzmir milletvekili olmasına rağmen netice bu oluyorsa şapkayı önüne koyup düşünmek lazım.

Hal böyleyken referandumda ittifak yapan partilerin oylarını çıkarırsak Ak Parti İzmir’de % 30’ un altına düşmüştür, sebep parti değil, halkla kan uyuşmazlığı olan il başkanıdır! Ak Parti, liderini değiştirmek suretiyle kendi içerisinde büyük bir revizyonu başlatmıştır. Dolayısıyla en küçüğünden en büyüğüne kadar Ak Parti’de görev üstlenecek herkes liderine benzemeli, ona layık olmalıdır. Peki, Bülent Delican’da böyle bir meziyet görebiliyor muyuz? Kocaman bir HAYIR! O zaman…?

Bir partiliden ziyade politikayla ilgili yazan birisi olarak on beşe yakın ilçenin referandum ile ilgili faaliyetlerinin yanı sıra Sayın Başbakanın birçok toplantısına katıldım, bazı milletvekillerinin gayretlerine şahit oldum, ama il başkanını göremedim dahası bırakın teşkilatlardaki rahatsızlığı partililerin tepkilerine bizatihi şahit oldum.

Referandumdan sonra il başkanı hakkında izzet-i ikram meraklısı üstelik parti karşıtı bazı gazetecilerin methiyelerinden ziyade gerçekleri dile getiren bir kısım gazeteci arkadaş yazılarında il başkanıyla ilgili önemli konulara değinerek eleştirmişler, yazdıklarının altına bende imzamı atarım çünkü gerçekleri yazmışlar.

Referandum sonucunu pastayla kutlayan beyefendi referandumu değerlendirirken Ak Partinin bu kentte oy kaybının nedenini iki yüz bin esnafı mağdur eden ve günümüzde yargılanan İzmir Esnaf Birlik başkanı ile İzmir Sanayi Odası başkanının (partiyle ne alakası varsa) Ak Parti’den aday gösterilmemesinin önemli bir faktör olduğunu söyleyerek güya bir durum tespiti yapmıştı.

Milletvekili arkadaşların çoğunun bu partinin mutfağından gelen arkadaşlarımız olduğunu göz ardı ederek, faturayı milletvekillerine kesmesine tepki göstermişlerdi, bende şiddetle kınıyorum, kendi hatalarını göz ardı ediyor malum beyefendi!

İktidar olan partinin il başkanı mensubu olduğu partinin genel başkanı gibi sorumluluk üstlenir, kentin sorunlarıyla ilgilenir, halkı dinler ve sorunlarıyla yatıp kalkar, İzmir il başkanının tam tersine halkla ilgisi yok. Partiye katkı değil makamı olanlarla ilgileniyor ve bu zatları partiye pazarlamak için çalışıyor.

Daha da garip olan ne Hükümetin ülke adına verdiği hizmetlerden ne kentin sorunlarından nede milletin derdinden haberdar…

Söz konusu beyefendinin öncelikli işi kanunlara kılıf uydurarak idareciliği iş edinmiş ve temsilcisi olduğu iki yüz bin esnafı mağdur ettiği için yargılanan Birlik başkanını korumak, kollamak ve partiden milletvekili yapmak… Üstelik bu zat beşikten mezara kadar CHP’li Susam’ın bir numaralı adamı! Sen bunu mu Ak Partili yapacaksın?

Kaldı ki milletvekili yapmaya çalıştığı zat kısa bir zaman önce Sayın Başbakanın İzmir liman projesine karşı yandaş bazı oda başkanlarını alarak İzmir Büyükşehir Belediyesinin merdivenlerinde basına poz vererek hükümete karşı veryansın etmiştir.

Bir başka önemli konuda bırakın İzmir’ de üç beş bin esnafın teveccühüyle oda başkanı seçilmesini 81 ilin esnafından oy alarak Türkiye Lokantacılar Kebapçılar Köfteciler Pastacılar ve Tatlıcılar Federasyonu Başkanı olan Aykut Yenice aynı zamanda Ak Parti İzmir il başkan Yardımcısı iken, Esnaf Birlik başkanının bu arkadaşımıza karşı yaptıklarını il başkanı gaflet uykusunda olup göremese de İzmir kamuoyu iyi bilmektedir. Delican il başkanlığında ki kendi vekilini kollamamış Ak Partiyi mi koruyup kollayacak?

Önemli bir benzer örnekte; Partinin oyunu artıracaktı dediği idareciliği iş edinmiş Esnaf Birlik başkanı, hâlihazırda il yönetiminde il başkanının kadrosunda bulunan Mustafa Cenger’ e yapmadığı eziyet kalmamıştır. Sayın Cenger Çeşme Esnaf Odası başkanı iken sırf Çeşme Ak Parti Belediye Başkan adayı olduğu için Zekeriya Mutlu’nun bu arkadaşımıza yaptıklarını nasıl göz ardı edersin? Sayın Cenger’i  CHP milletvekili Susamla adım adım takip edip Ceşme sokaklarında yakın markaja alıp asıp kesen  şahısın bu partiye vereceği zararı yönetim kurulu üyen olan Cenger’e soramayacak kadar mağrurumsun?

Bu İnsanlar bırakın partiyi yüceltmeyi öncelikle iki yüz bin esnafın hakkı bulunan esnafın tedarik Şirketi BESAŞ’ın hisse alım satımlarıyla iflasının hesabını versinler, Ak Parti de bunun hesabını sorsun, sorsun ki bir sonraki seçimlerde İzmir’ de birinci parti olsun, olmaz ise bütün varlığımı Kızılay’a bağışlayacağım, bunu da kamuoyu bilsin…

Sayın il başkanının sahip çıktığı, her fırsatta bakanları ve başbakanı alıp götürdüğü kişilerin modelleri aynı, birisi İdarecisi olduğu kurumun uhdesindeki şirketler batarken kendileri vergi rekortmenleri arasına girer, bir başkası da Devletin parasını alır üzerine koyarak esnafa dağıttığı paraların faiziyle 60 bin liraya yakın maaş alır saltanat sürer…

İl başkanı da çıkar: “Bu parti bu kentte bu kadar hizmet verdiği halde ikinci kümede olmasının nedeni İzmir milletvekilleridir” der…

Yeniden yapılanma içinde olan Ak Parti, en az terör kadar önemli olan ve rezilliklerin diz boyu yaşandığı, esnaf sıkıntı yaşarken bir kısım idarecilerin saltanat sürdüğü esnaf teşkilatlarındaki rezalete de neşter vurmalı, en az icracı bir bakanlık bütçesi kadar yıllık gelir elde eden bu teşkilatların paralarının nerelere harcandığının hesabını sormalı, saltanat süren esnaf baronlarının burnundan fitil fitil getirmelidir.

Bu konuda Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi ile Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesine hazırlattığı raporu bir milat olarak görüyorum. Raporda, TESK’e bağlı esnaf ve sanatkar odaları için "İlkokul ve ortaokul mezunu ya da okuyamayan; son çare olarak bir iş yeri açıp oda yönetimine gelenlerden hizmet beklemek anlamsız. Parası ve siyasi gücü çok olanlar yönetimi belirliyor. Seçimleri kuşkulu; yönetim menfaat peşinde, koltuk savaşında" gibi tespitlere can-ı yürekten katılıyorum…