Yazım başlığı, ortada herhangi bir yaptırım ve/veya risk olmadığında cesur rolü oynamaya kalkanlar için söylenen bir deyimdir. Bizim oralarda ise biraz değişik olarak; “Köpeksiz köy bulmuşsun, değneksiz geziyorsun” şeklinde de söylenir. Bu deyim genellikle kimseyi takmayan, izin istemeden hareket eden, kısacası kendi kafasına buyruk kimselere söylenir. Bu deyimle yazıma başlamamın sebebi ise yaşadığım kent İzmir’ de emlak vergilerini kafalarına göre kimi yüzde yüz, kimileri de yüzde dört yüz artıran Belediyeler içindir. Bu kararlarıyla adeta köpeksiz köyde değneksiz geziyorlar. Acaba bu belediyelerin yüzde yüzden yüzde dört yüze kadar artırmalarının gerekçesi ne olabilir,  dayanağı nedir?

Diğer illerde böyle bir uygulama var mıdır? Bilmiyorum ama bildiğim var ise bu uygulamayı yapanların vatandaşa bu konuyla ilgili bir açıklama yapmasıdır.

Geçmişte bir belediyenin bugün yüzde dört yüz emlak vergi uygulamalarının bir benzeri temsilcisi olduğum, meslektaşlarımın faaliyette bulunduğu bölgede tabela ve ilan vergileriyle ilgili olmuştu.

Konuyu o günler söz konusu belediye Başkanı ile görüştük, zat-ı muhterem mahalli idareler kanunundan başladı anayasayı tepeden tırnağa okudu! Sonra sayın başkan elbet bu kentte yaşıyorsak emlak vergisi de ödeyeceğiz. İlan ve tabela vergisi de ödeyeceğiz! Ancak Alsancak, Konak kordonla diğer semt ve gece kondu da bulunan emlak ve burada asılan bir tabelanın aynı kategoride değerlendirilmesi abesle iştigal değil mi dedik, dedikte bir kulağından girdi diğer kulağından çıktı, aynı bugün ben yaptım oldu diyen bazı belediye başkanları gibi.

Olayı o günler yazdığım yerel ve ulusal gazeteler yanında katıldığım bazı televizyon programlarında da dile getirdim, varoluş nedenleri halkına hizmet olan belediye ve seçilmiş başkanların yanında yerel parlamento olan meclislerinin asli görevlerinin semt, bölge, konum ve durumlarına göre muayyen bedel tespiti yapma sorumluluğu ve zorunluluğu olduğunu aksini uygulayanların seçen halk tarafından yolcu yapılacağını dile getirerek, ciddi bir kamuoyu oluşturmuştum, neticede metre kareye 44 TL istenen tabela vergisi ilgili belediyece 32 TL’ ye düşürülmüştü.

Nedeni de karşısında organize olmuş üç binin üstünde iş yeri ve kırk bine yakın insanın istihdam edildiği önemli bir sektör vardı, siyasilerin sermayesi oydur…

Bugün burada kamuoyunda vücut bulmuş bu konutlarda oturanların kendini farklı gördüğü, dahası burada ev sahibi olmanın bazılarınca ayrıcalık sayıldığı (bence ayrıcalık filan yok da 246 sözde elit)tabakanın oturduğu bir sitenin acizliğinden söz edeceğim, yani yirmi kat emlak vergi artışı karşısında sessiz kalanlardan söz edeceğim.

Terzi kendi söküğünü dikemezmiş misali mi yoksa politika uğruna mı yapılıyor? Bilinmez.

Burada bir yönetim de var!

Yönetimin yanı sıra burada kamu erkini üst düzeyde kullanmış muhtelif yerlerde idarecilik yapmış, bakanlık yapmış (Bakanlarımız!)var, lafa geldi mi ahkâm kesen hava atan caka satanları da oldukça çoktur.

Bu zevatlar çöp ve emlak vergilerini ödediğimiz halde zerre kadar hizmet görmediğimiz belediyelere methiyeler düzmekten dostluklarından söz etmeyi de ihmal etmeyenlerdir.

Urla Belediye başkanı hanımefendinin işleri çokluğu yüzünden emlak artış komisyonun da bulunamadığı için olacak ki, sessiz kalıyorlar.

Elit beyefendiler! Başkanınızın suçu yok! Yardımcısı Emine Sağlam hanımefendi başkanlık yapmış, Tapu Sicil Müdürü beyefendi yüzde dört yüz artışı az bulmuş, haritacı bey ve Gelir Müdürü beyefendi basmış imzayı, siz methiyelere devam edin…

Tabi ki canlar ne yapsın bizim zati muhteremler masrafları çok, çiçek, böcek ve enginar festivalleri önemli! Bu siteye gelirken yollarda tekerlek yarılmış bu güzelim ilçede yollar berbat olmuş çok önemli değil.

Bizim methiyeler düzen elit ve entellektüeller belediyenin masraflarını bilmedikleri içinmi, yahut bu faaliyetleri hizmet gördükleri için mi olacak methiyeler düzüyorlar, tabi ki bu bilinmez ama bildiğim bu konu için bireysel dava açmanın ve itiraz etmenin şahıs başına "üç-beş bin lira“ masraf olacağıdır, bir tebligat gönderip itiraz edin demekte hizmet değildir.

Mahalli idarecilerin rozetleri olmaz partisi de olmaz, aynı zamanda ister apartman isterse de kooperatif olsun yöneticiler seçen halkı aptal yerine koyamaz, ya koyarsa? O zaman da Abbas yolcu olur!

Bu cümle yolculuğa kesin çıkacak kişiler içinkullanılan bir sözdür, bizi ilgilendirmese de dahasıda var.Dahası iseölmek üzere olan; Nefes almakta zorlanıyor, Abbas yolcu mu ne?” anlamında da kullanılan bir söz.

Bu da nereden çıktı demeyin. Zaten yazımın başlığı da tuhaf… Bugün yazacağım konular da ihtisas alanıma girmeyen tuhaf konular, sıfat ve makamlar ne olursa olsun hiçbir kişi ve kurum halkın üstünde değildir, kıssadan hisse alanlar olabilir, bu konu bireysel görünse de kamuoyunu yakından ilgilendiriyor.

Yapılan zamlara bakıyorum, basın ve kamuoyunu takip ediyorum her şeyin öncüsü sözde demokrasinin sözcüsü İzmir halkı dilini yutmuş, siyasetçilerde ses yok, Kaz gibi yolunduğu halde hala politika peşinde, kimse kusura bakmasın bu konu kamuoyunu ilgilendirdiği gibi beni de ilgilendiriyor.

İdarecilere tavsiyem Allah farz olan namazların dahi kazasına imkân vermiş ama zamanın kazası olmaz, fırsatları iyi değerlendirsinler yetkiyi veren halk keriz değil, yetkiyi verdiği gibi yolcuda yapar koltuğunu da altından alır.

Bazı okurlarım ihtisas alanım dışına çıktığım zaman endişe duyup ne oluyor tehdit mi aldın korkup havlumu attın gibi endişe yanında eleştiriler de yapıyorlar, bu yazımdan sonra da sanırım böyle bir değerlendirmeler olacak…

Korkunu ecele faydası yok, beni tanıyanlar tanır, korktuğum tek Allah’tır, kimse endişe duymasın ülke genelin de nüfusun neredeyse  % 30’na yakın esnafı tüccarı ve sanayicisini oluşturan kurum ve kuruluşlarda yaşanan ve kangren haline gelmiş konuları yazmaya devam edeceğim bu konuyu önemli gördüğüm ve kamuoyunu ilgilendirdiği için dikkat çektim.

Ayrıca, dost acı söyler. CHP’li dostlarım dikkat etsinler çünkü belediye olarak tek iktidar oldukları kent İzmir!