Yaşlandıkça güzelleşmek çınar ağacına mahsustur:Sakalını süsleyenlere bayılırım. Dünkü fikirler küflü, yarınki fikirler henüz hamdır:Bugünün adamına bugünün fikri yarar.

Köpeğe gem vurma: Kendini at sanır. Bir tabii inatçı etrafında on mecburi inatçı yaratır. Kadın olsun, kitap olsun, cildine aldanma: Mündericatına bak. Aç gözlüyü minnettar edemezsin:Doymaz ki! Kaba soğana benzeyen vücutlar olduğu gibi, kaba soğana benzeyen fikirler de vardır. Her şey ve herkes yerli yerinde gerekir:Mescidi sefihi, meyhaneyi fakihe emanet etme.Kuzusuna kıyamayan kebap yiyemez.

Havas beğendikçe alkışlar, avam alkışladıkça beğenir. Hakiki zarif zarafetten bi haber görünür. Sevda ile kara sevda arasında hafif bir renk farkı vardır. Kadı mürteşi (rüşvetçi) olunca, tabiidir ki adalet mezata çıkar.Mevtin (ölümün) acılığını, sevdiklerimizin ölümünde tadarız. Kavak ağacını beğenen ve seven pek az kişi gördüm: Çünkü toz doğurtur. Çok para ile aldığın şeyi kıymettar zan etme: Çünkü pahalı başka, kıymettar başkadır.

Aşık sevdiğine bakar fakat görmez. Her cemiyet layık olduğu edebiyatı sever. Suistimal kapısını aralık etmeye gelmez, derhal ardına kadar açılır. Çok kişi riya ile hayayı taklit eder ve sanır ki, riyasızlık hayasızlıktır. Çocuk küçük iken baş ağrısıdır, büyüdükçe yürek çarpıntısı olur. Yalanı söküp atmadan, hakikati dikmeye kalkışma: Tutmaz!

Herkese hak veren, hiç haksız çıkmaz. İyiliği yalnız iyiler anlar, fenalığı herkes. Dimağların da oburu vardır: Pek çok yer, pek az hazım eder. El, her iş gibi alkıştan da yorulur. Zarafet, zekanın delilidir. İş adamı adama bakmaz, işe bakar.Makamata layık olan adam her ne yapsa makamına layık düşürür.Terbiye ile salçalanmayan zarafet tatsız olur. Akıl yaşta değil baştadır:Fakat aklı başa yaş getirir.Hiçbir vaad'e inanmamak, her vaad'e inanmaktan karlıdır.Düşmanlarını aldatmayanlar, dostlarını aldatmayanlardan daha çoktur.Şen adam güneşe benzer: Girdiği yer aydınlanmış gibi olur.Tevazu yaşmağa benzer:Örterek güzelleştirir.Dostlarını çok sanmaktan, düşmanlarını çok sanmak daha tehlikelidir. Nüfuz, hüsnü niyetle sarf edilmeli ki çok yaşasın. Herkes parlamak ister, ama tutuşma tehlikesi olmasa. Sırasında bir alkış, hiç unutulmayacak alkıştır. İnsan sevdiğinden korkar, fakat korktuğunu sevmez. Sırasında bir güzel kostüm, bir kılıç kadar cesaret verir.

Aynaya pek çok bakan, kusurlarını pek az görür. Görmemezliğe gelmek suretiyle ne kadar kem nazarlar kör edilir. Giden muhabbete hiç kimse yetişemez. Kıskançlar kah buluttan nem kapar, kah güneş görmezler. Uzun söz, uzun ökçe gibi kadınlara yakışır. Aşığın gözü kör, kulağı sağırdır: Ne doğru yolu görür, ne doğru lafı duyar. Sen herkesi sev, herkeste seni sever. Sevmediğimiz adamın dostumuz olacağına inanmak ne galiz gaflettir. Faziletini tahrip edemediğin hasmının, mağlubiyetinden emin olmamalısın. Daima ara: Bugün altın ararsın bakır bulursun, yarın bakır ararken altın. Somurtmak istersen kendini düşün, gülmek istersen başkalarını hatırla. Avam iyi anladığına değil, iyi işittiğine inanır: Ona bağırmalı! Saklanan çirkinlik, iki kat çirkin görünür. Eşref saati iyi işler için ilk saat, fena işler için son saattir.
(Tiryaki Sözler, Cenap Şahabettin,1334, s.142-156)