1992 yılında KDP Türkiye Temsilcisi olarak Ankara’ya geldiğinde “Nevroz’un Türkiye’deki asırlık prangalarını kıracağını” bilmese de sergilediği samimiyetten, kültürüne sahip çıkmaktan, uzlaşı dilinden, kararlı duruşundan çok emindi… 21 Mart 2000 ve sonrasında devam eden birkaç gün; Türkiye’nin geçmiş hatalarına bir daha düşmemesi için “unutmaması ve unutturmaması” gereken önemli bir tarihtir. 

Yukarıda da sözünü ettiğim kişi dönemin KDP Türkiye Temsilcisi ve şimdiki Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Dış İlişkiler Bakanı Safeen Dizaye. 1992 yılında KDP Türkiye Temsilcisi olarak Ankara’da göreve başlayan Bakan Dizaye, 21 Mart 2000 yılında Ankara Sheraton Otel’de düzenlediği Nevroz Resepsiyonu’nu ve ardından yaşatılan kaos iklimini halâ unutmamış. Siyaset, diplomasi, nezaket duayeni olarak gördüğüm Bakan Dizayee o tarihi şöyle anlatıyor; “Her ülkenin saygı duyulması gereken kendine özel ulusal kutlama tarihleri vardır. Ankara’da görevli olduğum yıllarda pek çok ülkenin kutlama resepsiyonuna davet edilirdik ve bu davetlere nezaket gereği katılırken zihnimde beliren ‘biz neden Nevroz Bayramımızı kutlamıyoruz’ düşüncesiyle bir karar aldık ve ben de eşim her 21 Mart Nevroz Bayramı’nda evimizde bir kutlama düzenlemeye başladık. 

Evimizdeki bu davetlere sanat, siyaset, diplomasi, iş dünyası, basın ve medya camiasından isimleri davet ederdik. Ve 2000 yılında bizim de Nevroz Bayramımız daha büyük bir kutlamayı hak ediyor dedim ve Nevroz Resepsiyonu yapmak amacıyla dönemin ilgili bakanlıklarına yazılarımızı gönderdik. Bakanlıklardan itiraz gelmedi bu talebimize ve resepsiyon günü otelde tüm güvenlik tedbirlerini aldı güvenlik güçleri. Büyükelçilerin, uluslararası temsilcilerin, siyasetçilerin, iş dünyasının, sanatçıların, basın ve medya çalışanlarının katılımıyla muhteşem bir Nevroz Resepsiyonu gerçekleşti Ankara Sheraton Otel’de. Eşim konuklarımıza Nevroz’un anlam ve önemini belirten bir yazı hazırladı. Bu yazıları Nergiz Çiçeği ve Kürtçe müzik kasetleri ile birlikte konuklarımıza hediye ettik. Herkes halinden memnundu ve önümüzdeki yıl yeniden Nevroz’da buluşmak dileğiyle ayrıldılar…”

 Lakin gelin görün ki bu kardeşlik kutlamasına ertesi gün yayınlanan gazetelerde yer alan haberler-köşe yazıları ve televizyon kanalları gölge düşürmeye çalıştı maalesef. Bu gölge düşürme girişimleri günlerce devam ettirilerek kamuoyu oluşturulmaya çalışıldı. Tüm yaşananlar Ankara-Erbil arasında diplomatik bir krize dönüştü. Kürtler için önemli olan ve kardeşliği simgeleyen Nevroz Resepsiyonu öyle bir kesim tarafından öyle bir boyuta çekilmişti ki “PKK ile aynı kefeye” koymaya çalışıyorlardı tüm dünyanın resmen tanıdığı Erbil Yönetimi’ni. Nevroz krizinin yaşandığı dönemin “Eski Türkiye aklı” sunî sorunlardan ve sorunlu insanlardan beslenirken neyse ki az da olsa sağduyulu siyasetçiler ve diplomatlar bu krizi büyütmeden uzlaşıya vardırdı. Zira bir kesimin “KDP Temsilciliği kapatılsın” söylemlerine karşılık dönemin IKBY Başbakanı Neçirvan Barzani şu cevabı vermişti; “Ankara’daki temsilcimizi ABD’ye göndeririz orada kendisine ihtiyacımız var. Bu gönderme bizim için sorun olmaz fakat buna karşılık Türkiye’de bizde ki tüm temsilcilerini geri çekmek zorunda kalacaktır…” 

21 Mart 2000 yılında KDP Ankara Temsilcisi Safeen Dizaye’nin düzenlediği Nevroz Recepsiyonu Türkiye ve Türkiye’deki Kürtler adına bir milattı. 2000 yılına kadar çatışmalar, olaylar, yaralılar ve hatta hayatını kaybedenler, tutuklananlar, gözaltına alınanlar eşliğinde gerçekleşen ve devlet kademelerinin “yasadışı” olarak kabul ettiği Nevroz; Bakan Dizaye’nin 2000 yılında açtığı kapı sayesinde sonrasındaki yıllarda devlet ve siyaset kademelerinin de kutladığı bir bayrama dönüştü. 

Bu hafta itibariyle Türkiye’nin pek çok şehrinde çeşitli etkinlikler eşliğinde coşkuyla kutlanmaya başlayan Nevroz Bayramı’nın eski Türkiye’den bugünlere nasıl geldiğini Bakan Safeen Dizaye vesilesiyle anımsatmak istedim. Kürtlerin elde ettiği kazanımlar geçmişe kıyasla hayal dahi edilemeyecek boyutta değerli. Elbette ki eksikler ve revize edilmesi gereken pek çok başlık daha var fakat bunları dile getirirken elde edilen kazanımların da onure edilmesi ve sahiplenilmesi gerekiyor Kürtler tarafından. 

21 Mart 2000 yılında gerçekleşen İLK NEVROZ RESEPSİYONU’ndan bugüne kadar gelinen zorlu ve kararlı yollar tüm coğrafyaya “Yeni Türkiye” kapısı araladı. Bu kapı sadece Türkiye için değil tüm coğrafya için açılmış; huzur, kardeşlik, kalkınma kapısı. Ve Türkiye’den yayılacak “birliktelik gücünün” etkisiyle YENİ DÜNYA DÜZENİ’NİN MERKEZİ olacak bu coğrafya…