8 Kasım 2018 Perşembe akşamı ATV’ de Hikmet Öztürk’ ün sunduğu ve gazeteci konuklar yanında eski Bakan Bülent Akarcalı’nın da konuk olduğu  programda geçmişin kartondan kabadayıları, mahşerin beş atlısı, insanlığın yüz karası meşhur beşli çeteden söz edildi ve  bu çetenin o dönem bir televizyon kanalında Ali Kırca’nın sunduğu  bir programdan bazı bölümler gösterildi, o günler aklıma gelince  çileden çıktım  sinirden elim ayağım titredi, bugün hükümeti zor duruma düşürmek adına faaliyet içinde olan stokçu meşhur patates soğancılar  gibi o gün de Refah Yol hükümetini düşürme adına  sivil toplum kuruluşları kesesinden ilan reklamlarla karalayan bu beşli çete vardı.

O günler hukuk devletinden dem vurup hukukun üstünlüğünden söz ediliyordu ya,  o zamanda benim firen tutmuyordu. Bu devlet hukuk devletiydi diyenler, hukukun üstünlüğünden söz edenler benim külahıma anlatıyorlardı, on beş yıl öncesine kadar bu ülkede hukukun üstünlüğü değil üstünlerin hukuku vardı, bugün Hükümeti eleştirenler önce geçmişi bir hatırlasınlar, o dönemler bazı kelle kesen kartondan kabadayıların hukuku vardı, onlarla savaşan biri olarak rezillikleri bire bir yaşadım. Bir şiir okudu diye cezaevine atılanlar, sağcı solcu diye asılanlar hukuksuzluğun kdv’siydi adeta…

Peygamber ocağı dediğimiz ve her fırsatta varlığıyla övündüğümüz şerefli ordumuz içindeki bazı pislikler genelini tenzih ediyorum çünkü % 90 gururumuz, onurumuz,  söz konusu  iradesi satılışmış silahlı kuvvetleri bu çete ve benzeri güçlerin desteğiyle gönüllerine göre yönlendiriyor ve halkın iradesini askıya alıyor hükümetlere rot balans ayarı yapıyorlardı.

Bir yanda idolleri  silahlı kuvvetler, diğer yanda ise meşhur Beşli Çete silahsız kuvvetlerdi.  Bunlar hem devlet hem de hükümetti, astıkları astık kestikleri kestikti bu çeteler söz de sivil toplum örgütüydü ama özde ise ihanet çetesiydi,  TİSK, TESK, TOBB, TÜRK- İŞ ve DİSK’ ten oluşan bu Beşli Çetenin bu ülkeye attıkları kazık yenilir yutulur tarzdan bir kazık değildi, o günler bu kurumların başında da Refik Baydur, Derviş Günday, Fuat Miras,  Bayram Meral ve Rıdvan Budak vardı, bunlar sivil siyasete karşı yapılan her darbenin sivil ayağı silahsız kuvvetler komutanlarıydı.

Bu kurumlar bugün de var, Herkes işine bakıyor, o zihniyetlerin bu millete çektirdiği çile,  Devlete verdikleri zarar bugün göz ardı ediliyor, yapanın da yaptığı yanına kar kalıyor, fakat bazı yandaşları hala Fransız kaşığıyla İngiliz kahvesi içiyor.

Aynen CHP’nin kanalı Halk TV’de Uğursuz Dündarın programında Cumhuriyet yazarı sözde gazeteci Mine Kırıkkanat denilen bir ne idüğü belirsiz  hanım efendi gibi, bu densiz de o günler  ideolojilerine ters düşen hükümetlere veryansın eden  Beşli Çete gibi Ak Parti seçmenlerine ve hükümete veryansın edip aba altından sopa gösteriyor, o cırtlak sesiyle de insanların inancıyla alay ediyor…

Bu densiz hanım bugün ulu orta konuşabiliyorsa mevcut Hükümete borçludur, sözde gazeteci özde şovmen tiyatrocu o özlemini duyduğu dönemlerde bırakın Cumhurbaşkanına o malum çetenin birine dahi bir tek söz edemezdi. Ben diğerleriyle fazla muhatap olmasam da kanunlara kılıf uydurarak idareciliği iş edinmiş TESK’ in başında olan o meşhur başkanı Derviş Günday’ ı o günler kürsülerde eleştirdim, ve bu çeteyle ilgili yazı yazdım diye o günün parası ile milyarlarca maddi tazminat davası açtı yetmedi 81 ile genelge gönderdi beni düşman ilan etti her tür baskı ve tehdide maruz kaldım, 81 ilde milyonlarca iradesi satılmış silahşorlarıyla saldırıya geçtiler.O densiz hanım sayın cumhurbaşkanını eleştiriyor, % 99’u Müslüman olan  bu halkın inancı ve % 51’ inin oyunu almış bir lider ve hükümeti eleştirmekle kalmıyor bir de dalga geçiyor, o günlerle bu günü kıyaslamak mümkün değil hangi hürriyetten hangi  hak ve hukuktan  söz ediyor bu densiz tiyatrocu?

Gelmiş geçmiş hangi Cumhurbaşkanına bırakın bir siyasetçinin eleştirisini, hangi bir gazeteci ulu orta konuşabilirdi? Günümüzde Siyasetçilere bakıyorsun hukuktan söz ediyor ağzını açan Anayasa diyor, demokrasi şarkısı söylüyor ama kanunlar çerçevesinde halkın iradesiyle seçilmiş Cumhurbaşkanına edep dışı her tür cümleyi söylüyor, gazeteci tiyatrocu sözde sanatçı, entel, tantel bir sürü geri zekalı sosyal medya denilen yerel genel gazetede yazmak yetmiyor, bazı iti, uğursuzu, şerefsizi, Facebook, Twitter, Instagram gibi çağın vebası olan iletişim araçlarında sokak ağzıyla asker arkadaşına söyleyemediği cümleleri yazıp paylaşıyor.

Geçmişte bırakın vatandaşın Cumhurbaşkanlarına hakaret içeren bir cümle söz etmesini, siyasetçilerden merhum Ekrem Pakdemirli, merhum Demirel için Çankaya’daki şişman dedi diye başına gelmeyen kalmadı, merhum Ecevit Sezer’in bir cümlesine itiraz etti kafasına Anayasa kitabı yedi.

Sayın Cumhurbaşkanı bu densizleri muhatap almasa da sayın Cumhuriyet savcılarımız Post Modern (adı batsın) darbe ve muhtıraların sivil ayakları olan aynı zihniyetteki gazeteci geçinen şovmenlere hesap sormaları gerekir, sormadıkları sürece bu tip densizler fırsat buldukça havlayacaklar.