Adli yıl açılış töreni davetine başta İstanbul, Ankara ve İzmir Baroları olmak üzere pek çok baro gitmeyi reddederken, Türkiye Barolar Birliği (TBB) ise açılışa katılacağını açıkladı. Başkan Feyzioğlu'nun törene katılarak konuşma yapacağı duyuruldu.Turan Feyzioğlu bu davete katılma kararı nedeniyle yoğun eleştiri aldı.

Kimi gazeteciler, siyasiler ve özellikle meslektaşı olan Barolardan gelen tepkilere bakıldığında Feyzioğlu'na yönelik tepkilerin haksız ve yersiz olduğunu düşünüyorum. Kim ne derse desin Feyzioğlu doğru bir duruş sergiledi. Feyzioğlu'nun İdeolojik kamplaşma ve nefret söylemleri yerine yargı ve hükümet erkine en tepeden meslektaşlarının sesini duyururken yargı reformu başta olmak üzere yaşadığımız hukuksal paradokslara dikkat çekerek çözüm önerilerini kamuoyu ile paylaşmasını sadece mekansal bir boyuta indirgenerek eleştirilmesinin yargısal sürecin iyileşmesine bir katkı sağlayacağını düşünmüyorum.

İzmir Barosu'nun yaptığı çağrının ardından 17 baro Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde 2 Eylül'de gerçekleştirilecek adli yıl açılış töreni için Yargıtay tarafından yapılan daveti reddetti. Peki bu boykot yargının Baroların sorunlarını çözecek mi hayır? Boykotu son derece yanlış ve ideolojik buluyorum. Türkiye'nin ayrışmaya değil, emperyal güçlerin bütün unsurlarıyla saldırdığı bu süreçte birlik ve beraberliğe ihtiyacı var.Baroların tutumunu kesinlikle ne sorunlarına çözüm bekleyen üyeleri için ne de ülkemiz ve milletimiz için doğru bir adım olarak görmüyorum. İzmir Barosu son zamanlarda benzeri konularda çok yanlış adımlar atmaktadır.  

Davete katılma kararı alan TBB Başkanı Feyzioğlu, Yargı Reformu'na ilişkin, "Değerli bir çalışmadır, inşallah Ekimde yasalaşacak, Türkiye’nin önünü açacaktır. Tuzu kuru olanların ne dediği çok önemli değil" diyerek kendisini eleştirenlere verdiği cevapta özetle bakın neler söylüyor:

"Bence burada asıl meseleden uzaklaşmamak lazım. Asıl mesele nedir? Türkiye, 1,5 yıldır çok önemli bir sürecin içinde, Yargı Reformu Strateji Belgesi… Fevkalade değerli bir çalışma bu. Türkiye'ye yatırım yapmak üzere bekleyen yabancı yatırımcılar var. Bir taraftan işsizlik var. Bu işsizliği azaltabilmemiz için fabrika açılması, yatırım yapılması lazım. Yatırım yapacak olan yerli ve yabancı sanayici faiz indiriminin, teşviklerin, şunun, bunun yanında çok ciddi bir şey bekliyor, Yargı Reformu Belgesi ne zaman kanunlaşmaya başlayacak? Bizim insanımız da iş, fabrika bekliyor. Peki biz bunun önündeki engel mi olalım yoksa bunu destekleyen mi olalım? Sırtında bu insanların, meslektaşların, vatandaşların yükünü hisseden hiç kimse öyle istediği gibi keyfi davranamaz. 125 bin meslektaşımız için çözüm üretmek zorundayız. Ben meslektaşlarımın, ezici çoğunluğun dediğini yapıyorum.

Dünyada Türkiye'nin başarılı olmasını istemeyen, bölünmesini, yıkılmasını, gayrimeşru yapıların yönetimi ele geçirmesini isteyen birtakım örgütler, Avrupa'da ve Amerika'da yargı reformu için 'içi boş, çıkmayacak, çıkması istenmeyen bir düzenleme' propagandası yapıyorlar. Ödleri kopuyor çıkar diye. Niye? Çıktığı zaman ellerinde malzeme kalmayacak. Biz bu reformun çıkmasını teşvik etmek zorundayız."

 Feyzioğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yaptığı görüşmelerin bazı kişilerce eleştirilmesine tepki göstererek, "Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili ve üyeleriyle gideceksiniz, görüşeceksiniz, özçekimler yapacaksınız ama 'Cumhurbaşkanı ile görüşmem.' diyeceksiniz. Yapmayın Allah aşkına, burada samimiyet nerede? Bunu da ben son derece çelişkili buluyorum" diye konuşuyor.

"Başka siyasi partilerin grup başkanvekillerini ağırlayacaksınız, onlarla basın açıklaması yapacaksınız, başka siyasi partilerin genel başkanlarını, genel başkan yardımcılarını iki yanınıza alacaksınız, onlarla birtakım nöbetler tutacaksınız, bu, son derece doğal ama kanun çıkarma gücüne sahip partilerle görüşeceksiniz, milletvekilleriyle temasta bulunacaksınız, Adalet Bakanı'yla görüşeceksiniz, kanun çıkmasını teşvik edecek Cumhurbaşkanı ile görüşeceksiniz bu günah. Ben bunu hizmet etmeye yükümlü olduğumuz avukatlara ve bizden hizmet bekleyen vatandaşlarımıza karşı haksızlık gibi görürüm. Biz vatandaşlarımıza, avukatlara hizmet etmek zorundayız ve bu hizmeti de diyalogla yapmak zorundayız. Diyalogla engelleri aşmamız lazım. Yapıcı süreç devam ediyor bunu da biz engelleyen olmayacağız.

Feyzioğlu, 82 milyon vatandaşın normalleşmeyi istediğinin altını çizerek, "Düşmanlıktan beslenen küçük bir kesim var ama vatandaşlarımızın ezici bir çoğunluğu düşmanlık istemiyor. Sorunların çözümünü istiyor. Sorunlar da kavga ederek değil, el sıkışarak çözülür. Sıkılı yumrukla el sıkışamazsınız, birbirinize vurursunuz. Elinizi uzatırsınız, elini uzatır. Elini uzattığında, sıktığında kimseye tabi olmazsınız. Herhalde bazıları sanıyor ki biriyle el sıkışınca sen onun emrine giriyorsun, bizim çok şükür öyle bir öz güven eksiğimiz ve kompleksimiz yok."

Turan Feyzioğlu'nun duruşunu ülkemizin geleceği adına olumlu buluyorum. İzmir Barosu'nun tutumunu haklı gösterecek hiçbir gerekçe geçerli delillere dayanmıyor.

Son zamanlarda İzmir Barosu'nun basın açıklamalarına baktığımızda ülkemizin birlik ve bütünlüğü, insan hak ve hürriyetlerine yönelik adımlardan daha çok ideolojik kaygıların öne çıktığı görülmektedir. Bu ülkemiz yararına da Baro'nun üyelerinin de faydasına değildir.

Bir yandan kamplaşma ve ötekileştirme diye isyan edeceksiniz bu konuda eleştirilerde bulunacaksınız; ama diğer taraftan kamplaşma ve ayrımcılığın en hasını yaparak ülkemizi güvensiz göstererek emperyal odaklarla aynı düşünce iklimine savrulacaksınız.

Ülkemizin Birlik ve Bütünlüğü İnsan Hak ve Hürriyetleri için hep birlikte çalışmak ve ülkemizi bu konuda daha ileriye taşımak zorundayız. Ama bunun için önce vatan diyerek yola çıkabilme cesaretine sahip olmalıyız. Bunun yolu da birlikten bütünlükten geçer. Günümüzde bir ülkeyi ele geçirmenin en önemli stratejisi; ideolojik, etniksel, mezhepsel fay hatları ile oynayarak o ülke işgale ve yıkılmaya hazır hale getiriliyor. Gelin biz bu oyunlara düşmeyelim.