Suriye’de derin bir aklın çalıştığından kuşku yok. Trump bu aklın ve gücün Türkiye olduğunu açıkladı. Türkiye’ye yönelik çok yoğun bir diplomasi trafiğine bakınca bunu görüyorsunuz.

Türkiye'nin çabalarıyla başta İdlib çatışmasızlık bölgesi ve TSK o bölgelerde olmasaydı neler olurdu? Rusya İran ve eski rejim orada taş üstünde taş bırakırmıydı? Olaylara birazda bu pencereden bakarsanız bugün olanların altyapısının yine Türkiye sayesinde gerçekleştiği gerçeğini daha iyi görebiliriz. 

Bundan 10 yıl önce Türkiye büyük güçler pozisyon almadan, müdahil olmadan Suriye'de elini çabuk tutmalı diye yazmıştım. Çünkü gecikmenin Türkiye’ye maliyetinin daha yüksek olabileceğini ifade etmiştim. Nitekim öyle de oldu. Rusya ve ABD bölgeye yerleşti. Türkiye’ye operasyon izni vermedikleri gibi bugünkü PYD/PKK haritası ve yarı özerk veya devletimsi bir yapı ortaya çıkarıldı. Amaçlanan hedefte orada İsrail’in aparatı olacak ileri de zamanı gelince Türkiye’ye karşı kullanacakları kendi kontrollerinde bir yapı kurmaktı. 

SURİYE'DE ABD, İSRAİL, RUSYA VE İRAN

HEP BİRLİKTE TÜRKİYE'YE KARŞI 

Suriye de PKK /PYD’ye ABD korumasında yer alan bölgelere sadece Kobani, Münbiç veya Rakka açısından değil topyekün bir anlayışla Haseke, Kamışlı, Deyeizzor'dan o yapının tümüyle bölgeden tasfiye edilmesi, süpürülmesi, bu mümkün olmayacaksa bertaraf edilmesi gerekir.

ABD, İsrail, Rusya, İran'ın sahada hiçbir şekilde birbirine dokunmadan Türkiye’ye karşı nasıl ortaklaştığını birlikte hareket ettiklerini PKK’yı korumaya aldıklarını ve Türkiye’ye karşı konumlandıklarını sahada yaşadık.

Suriye hava sahasını kontrol eden Rusya, İsrail uçaklarının Suriye’de istediği yeri istediği gibi vurmasına izin verirken, terörle mücadele eden Türkiye’nin Suriye sahasında uçaklarına hava sahasını kapatmasını nasıl okuyabiliriz?

Ne diyor İsrail medyası; "Teorik olarak ilk kez 2009'da ortaya atılan ve 2040'a kadar gerçekleşmesi beklenen Türkiye-İsrail çatışmasının şu an yaşanan olağanüstü gelişmeler ışığında 2030'da hatta daha önce patlak verebilir." İsrail er geç Türkiye ile savaş adımları atmak isteyecektir. Türkiye'yi de içine alan Davut koridorundan vazgeçmeyeceğine ve teröristan koridoruyla aynı kodlara sahip PKK'yı da bu kutsal ajandasının aparatı olarak beslediğine göre İsrail kendisini destekleyen unsurları arkasına alarak hizmetkarları ile birlikte ülkemize karşı savaşa kadar giden oyun planları kurmaya devam edecektir.   

Nitekim bu bölgede İsrail’in projesine sadece ABD değil, Rusya’da hatta  kendisi de hedef olan İran’da hizmet etti, ediyor. İran İsrail’in PKK aparatı üzerinden coğrafyayı tanzim etme ve Davut koridoruna ulaşma hedefini bilmiyor olabilir mi? O zaman bunu bilmesine rağmen hangi saiklerle bu konuda ABD-İsrail, İngiltete, Fransa, Almanya gibi emperyal ülkelerin amaçlarına hizmet etti. Oysa İran Türkiye işbirliği bölge için hayati öneme sahip. Ancak İran'ın farklı ajandası var ve bu ajanda da Türkiye engel olarak görülmektedir. Bunun içinde PKK'ya destek sağlamaktdır.  

Elbette Türkiye; İran, ABD, Rusya, İngiltere, Fransa gibi ülkelerle iyi ilişkiler içerisinde olsun. Ancak bu kendisine karşı oynanan oyunları da görmezden gelecek anlamına gelmez.

İran’ın bir şekilde devre dışı kaldığı Suriye denkleminde Rusya’da sınır bölgelerimizden Lazkiye ve Tartus üstlerine çekildi. Sıcak denizlere inme emelinde olan ve bunu şimdilik gerçekleştirmiş görünen Rusya bu üstlerden de çok kolay çıkmak istemeyecektir.

DÜNYA  VE BÖLGE İÇİN EN UYGUN AN

Ancak PKK üzerinde koruma şemsiyesi azaldı. ABD direniyor. ABD’nin diplomasi söylemleri ile mevcudiyeti korumaya yönelik oyalama, vakit kazanma, ateşkes taktiklerine süre tanımadan saha gerçekliğinde adımlar atılmalı. 

Bu bölgede saha gerçekliği diplomasinin çok ötesindedir. Saha da gücünüzü kullanmadığınız sürece masada hiçbir varlık tanımazlar.

Şu anda dünya ve bölge literatürü Türkiye için son derece uygun koşullar barındırmaktadır. PKK/PYD’nin kontrol ettiği petrol ve benzeri milyar dolarlık gelir kaynakları derhal kesilmeli.

Süreç hızlı ilerliyor. ABD yarın terör listesinden çıkarma ve ekonomik yardım gibi HTŞ’ye çeşitli baskı, tehdit, şantaj veya göstereceği havuçlar ile bölgede farklı denklemleri, formülleri sahaya sürebilir. ABD, İsrail, İran, Fransa ve diğer güçler PKK/YPG'yi korumak için her yola başvuracaktır. Türkiye bu güçlerin hiçbir formülüne razı olmamalıdır.

ABD HTŞ'Yİ BASKI ALTINA ALABİLİR

Bu nedenle Türkiye gerek direk kendisi gerekirse desteklediği unsurlar ile her türlü bedeli göze alarak bir an evvel harekete geçmelidir. Şu an ABD’nin PKK’nın orada kalmasını sağlayacak acil çeşitli formüller aradığı bu formülleri bozmaya çalışan tek güç olan Türkiye’ye yoğun bir baskı uygulayacağı aşikardır. Ben önce Yahudiyim diyen ABD Dışişleri Bakanı’nın acil koduyla Türkiye’yi ziyaretini bu çerçeve de okumak gerekir. Bazı ABD'li senatörlerde şimdiden açıklamalar yaparak PKK'ya dokunursa Türkiye'ye yeni yaptırımlar için harekete geçeriz tehdidini kullanıyorlar. Bu yaptırımların bedeli ne olursa olsun Türkiye geri adım atmamalıdır. Çünkü sonrasının maliyeti ABD'nin amborgasından daha ağır maliyet getirebilir. ABD doğrudan Türkiye'ye savaş ilan edemez. Çünkü bu aynı zamanda NATO'nun dağılması anlamına gelir. Kendi milli güvenliği için de Türkiye her türlü yaptırımı göze almalıdır.   

DAVUT KORİDORUNU BERTARAF

EDECEK TEK GÜÇ TÜRKİYE'DİR 

Bu İsrail projesini bertaraf edecek tek güç Türkiye’dir. Bu da Türkiye’nin elini çabuk tutmasına bağlıdır. Emperyal güçler; bölgeye yerleşmek için PKK’yı aparat olmaktan çıkaracak her denkleme itiraz edeceklerdir. Türkiye’ye çeşitli baskı ve vaatlerde bulunacaklardır.

Türkiye tüm diplomatik oyalama taktiklerinden önce sahada gerçekliği geç kalmadan değiştirmek için harekete geçmeli. Yarın geç olabilir. Tıpkı DEAŞ sürecinde geç kaldığımız operasyonlar gibi. Orada sonrasında büyük güçlerin devreye girmesi ile Türkiye’nin operasyonları akamete uğratılmaya çalışıldı.

İsrail’in Davut koridoruna emellerine bekçilik ve hizmet etmesi planlanan PKK aynı zamanda bölgemizde emperyal güçlerin hem bölgeye yerleşme bahanesi olacak hem de Türkiye’ye karşı yıllardır olduğu gibi yıpratılması için kullanılmaya devam edilecek.

ERMENİ TABURU GİBİ YENİ

APARATLARDA PKK'YA EKLEMLENDİ

Buna fırsat verilmemesi için saha gerçekliğini değiştirmeliyiz. Bu sadece Münbiç, Tel Rıfat veya Ayn El Arab gibi bölgelerle sınırlı olamaz. Diplomasi vb. yöntemler ile gerçekleşmeyecekse topyekün süpürme ve temizlik hedeflenmelidir.

Emperyalistlerin o bölgelerde kalmak adına PKK aparatları dahil her oyuna başvuracakları bilinen bir gerçektir.

Nitekim tam sınırımız olan Ayn El Arab’ta PKK’nın büyük bir yığınak yaptığı ve yeraltı tünelleriyle donattığı bölgeye Ermeni Nubar Ozanyan Taburları adı altında yeni terör aparatlarını da PKK’ya eklemleyerek Türkiye’ye karşı tahkim etmeye çalışıyorlar.  

Suriye’nin silah depoları ve önemli alanları dahil her bölgesini vuran İsrail, binlerce tırlarla Türkiye’ye dahi vermediği en modern ve teknolojik silahları verdiği PKK bölgesine neden dokunmadı?

Çünkü burada ki proje kendilerine hizmet ediyor. Bu projenin en büyük hedefi de Türkiye’dir.

Türkiye’nin barış ve kardeşlik projesi Suriye’de de bir an evvel daha fazla geç kalmadan harekete geçmelidir. Çünkü bölgede ki denklemler tahmin ettiğimizden daha hızlı değişiyor.