Bu toprakların kılcallarına işlemeyen, cumhurun terine bulaşmayan hiçbir yapı, oluşum, parti kalıcı olmadı, olamaz.
 

Halkoyuna  sunulan ve teveccüh gören Türk Tipi Başkanlık Sistemi, MHP’nin de katkılarıyla kabul gören sistem değişikliği bir rejim değişikliği olmayıp, aksine rejimi güçlü kılan konjonktüre ve iç yapının esaslarına uygun değişiklik, tıkanan sisteme can suyu olmuştur. Bakmayın siz mızıkçılık ve mızıkacılık yapan ‘’Avangart’’ olmayan istemezükçülere, kendileriyle çelişik ve karışık kuruşuk işlere girmekle meşhur kimi çevreler harıl harıl yer yapıp, horul horul  uykuya dalarak  adeta ‘’başkan ben olacağım’’ rüyasını görmeye başladılar bile. Hani sisteme karşıydınız? Bir ünlü yazarımız gibi hanımının yasına ancak altı gün dayanmış, yedinci günde cenaze başında tanıştığı bir tazeyle dünya evine girip taziyesini öyle yaşamıştır. Merhum Demirel ne güzel söylemiş: Dün dündür bu gün bu gündür.

Başkanlık Netekim Paşa’nın gizli rüyası, Demirel’in hülyası, Özal’ın açık yarasıydı, Erdoğan’a nasip oldu. Nazar etme ne olur, çalış senin de olur.

**** Dönüşmeyen Dökülür ****

Öyle kolay değil, Nato’nun üstü örtülü darbesini boşa çıkaracaksınız sonrada hoşa gideceksiniz. Eşyanın tabiatına aykırı. Eskiden Ak Yapıyı ve Erdoğan’ı yıkmak için yüz oyun içine giriyorlarsa bugün ve yakın gelecekte bin oyuna tevessül etmekten imtina etmeyecekler. Kabul, iktidarın alternatifsiz olması avantaj biliniyordu ama kazın ayağı öyle değil. Bizim kimi insanlarımız yetkiyi alınca Ali kıran, baş kesen olup iktidarı kendi bencil çıkarları için halkı öteleyerek, fil dişi kulelerine çekilerek ve ne yazık ki eskinin tekrarına düşerek büyük yaralar aldırmışlardır. Halka uzak, hakk’a uzak bu çevrelerin pratikleri biliniyor. Partiyi sağımlık koyun görenler, kendilerini serçeşmenin gülü sanmışlardır. İstifa mekanizması bunların kim olduklarını açığa çıkarmaya yetmeyebilir. Bu tür koltukçu ve makamcılar kolay kolay kazınmazlar. Bekleyip göreceğiz.

Bir hareketin kendi içinde tartışması kötü bir şey değil, bizatihi parti içi demokrasinin gereğidir. Muhalefetçe eleştirilmesi hakeza. Amma tartışma iç kapışmaya dönüşürse sıkıntı. Liderin acımasızca eleştirilmesi beraberinde durağanlığı, durağanlıkta siyasette yıkımı getirir. Üstelik siyasi harfiyatçılar kepçe ve dozerleri almış, ihaleyi bitirmişler bile ona göre.

**** Hak ve Adalet ****

Bir Müslümanın en büyük vasfı adil ve merhametli olmasıdır. Kahhar vasfına Allah’ın dünya kurulalı beri en az baş vurduğu şeydir. Gaddarlık zurnanın son deliği olmalıdır. İnsanda şık durmuyor, kimin alacağı bir hakkı varsa alsın, kimin vereceği bir hesabı varsa versin. Taksimat Allah buyruğu doğrultusunda olunca, ahali payına rıza gösterecektir. Bütün kullar birer sevgi fidanı gibidirler. Ne kadar cefa cenahı varsa o kadar da şifa kapısı vardır. Elem denizinde yüzmeden, cefa yükünü omuzlamadan felaha çıkılmaz.

**** Atlet Ve Adalet ****

Her ne suret ile olursa olsun, mevzusu dahi hoş değil. Kimin ne giydiği, ne içtiği ve ne dediği noktasına takılırsan asıl gündeminden kopar, onun dümenine girersin. Bu mevzuyu götürüp bağlayacakları yer hayat tarzı ve baskı yaygarasıdır. Buna ne yazık ki Alman devletini bile bulaştırdılar. İş çevreleri ve gurbetçiler bu verili durumdan müzdaripler biline. Çok partili hayata geçilirken çok sonra bastırılan muhafazakar kesim bir parti kurdu. CHP çevreleri hemen salvo atışına başladılar ve tabi ki kalem erbabı bir isim bulmakta gecikmedi. Kuzu Partisi. Lakap bazen ters teper, kim nerede dükkanını açıyorsa Pazar ola ne diyelim.