Mesaj atan, telefonla arayan dost ve yazdıklarımı takip eden zaman zamanda uzun yazıyorsun diye eleştirirken şimdi ne oldu yazmıyorsun diye soran değerli okurlarıma, Tahsin Güzel havlu atmaz, Allahtan başkada kimseden korkmaz diyerek yazıma başlamak istedim.

Yazmaya ara vermemin ve televizyon programını durdurmamızın bahanesi Pandemi, aslı ise yaz tatili… Havlu atmak, baskıya boyun eğmek benim yaşam tarzımıza uymaz kitabımda da yazmaz!

Haksızlık ve hukuksuzluk karşısında susana, devlete ve millete hainlik yapanlara karşı çıkmayanlara bu devlet ve millet için ömrünün baharında şahadete kavuşan şehitlerimizin hakları haram olur, ben o yiğitlerin haklarının helal olması için mücadeleden vazgeçmem bilesiniz, hak hukuk deyip haksızlık yapanlar, dindar görünüp dini dar olanlar,  Allahtan korkmayıp kulundan utanmayanlar, adaletten söz edip adaleti adaletsizliğe karşı  kalkan yapanlar, kamu erkini ikballeri için kullananlardan hiç korkmam, beni de  susturamazlar endişeniz olmasın; Yoruluyoruz, sarsılıyoruz ama ayaktayız yola devam…

Devam diyorum ama bizim mücadelemiz karınca misali, çok şeyi değiştiremiyoruz, değişmiyor.Çünkü sistemden beslenenler sistemi değiştirmezler, hukuk sistemimiz ayrı bir muamma, hukukun üstünlüğü değil üstünlerin hukuku var. Yapan yapıyor kaçan kaçıyor genelde yapanın yaptığı yanına kar kalıyor.Türkiye’de tepeden tırnağa bir revizyona ihtiyaç var, başta siyasi parti ve seçim yasaları, vergi usul kanunu, kamu ihale yasaları, ithalat, ihracat hatta medeni kanuna kadar top yekun bir revizyona ihtiyaç var, aksi halde bu sistem haklıyı haksız haksızı haklı yapıyor gücü olan malı götürüyor hesapta sorulamıyor.  

Günümüzde siyasetçi irtifa kaybetti ve rezalet diz boyu, siyasetçilere karşı bir güvensizlik var. Demokrasinin vazgeçilmez unsuru olan siyasi partiler ve politikacılara güvensizlik sosyal dengeyi bozduğu gibi adaletin temelini de sarsıyor, siyasetçilerin görevleri birlik ve beraberliği sağlamak, devletin bekası için çalışmak, halkın hak ve hukukunu aramak olsa da pratikte öncelik  ikballer için mücadele vermek, parti çıkarlarını ülke menfaatlerinin önünde görmek koltuk savaşı için kayıkçı kavgası yapmak olmuştur.

Bir vatandaş olarak benim politikacılara da adalete de güvenim kalmadı, politikacılar, nasıl yerimizi koruruz, genel başkanların gözüne nasıl  girer tekrar seçiliriz derdine düşmüş, değişen yasayla da  adalette ciddi keyfi yetki kullanım artmış, hak ihlalleri yaşanmakta ben karar verdim sen ne istersen yap denilmekte yani sistemin yarattığı bozukluk haklıyı haksız, güçsüz bırakmakta haksızı da  güçlendirmekte, yapanın yaptığı da yanına kar kalmakta fakat şikayetçi olduğum bu zümreler kamuoyunun önüne çıktığı zamanda sütten çıkmış ak kaşık gibi vatan millet Sakarya demekte…

Devletin gücünü kullanarak kendini otorite gören bazılarından da, halkın vekalet verdiği bazı sözde siyasetçilerden de fazla devletimi seviyorum ve kamu menfaatini de onlardan fazla düşünüyorum, o tiplerden bir farkım ve  fazlalığımda ben sektörümde ülke genelinde ilk on birinci sırada üreten, ihracat yapan, üç yüzün üzerinde insana istihdam sağlayan bir sanayiciyim siyasetteki çarpıklık, kamu görevlerindeki bozukluk, kamu adına değil de ikballeri için çalışan bazı hazır yiyicilerden farkım bu tipleri  gördükçe huzur bulamıyorum, neme lazım diyememenin  bedelini ağır ödesem de…

Geneli bırakın yerele baktığımız zaman dahi ciğerler acısı durumlar var. Sorumlusu kim? Elbette mevcut sistem, sistemin güçlendirdiği hesap sorulamaz duruma getirdiği siyaset, siyasetçilerin desteğiyle makam sahibi yapılan kamu nitelikli kurum kuruluş hatta devlet dairelerindeki idareciler, senin adamın benim adamım…

Belediyelerde, kamu nitelikli Odalarda, Birliklerde, Kooperatifler, Dernekler ve benzeri kurumlar adeta özel şirket! İşsiz beceriksiz kişilerin geçim kapısı sülale boyu yediği içtiği arpalık, bazı bilim yuvaları film yuvası olmuş, bazı rektörlükler ikballeri için aile boyu sektör olmuş, son söz adam gibi vazifesini yapanları tenzih ediyor ve teşekkür ediyorum, yanlışın partisi olmaz olmamalı ama bizde senin adamın partilin benim adamım partilim oluyor yapılan yanlışlar siyasi görüşe göre değerlendiriliyor.

Evet önümüzdeki süreçte temsil ettiği kitleler için değil de ikballeri için çalışan esnaf odaları, ticaret odaları, kooperatifler ve en önemlisi de genel seçimler olacak, ülkemizde binlerce yabancı şirketin yatırımı varken ortak üretim yaparken Katar Katar diye bir yerlerini yırtan, borçlandık diye üzülmeleri gerekirken İzmir belediye başkanının % 3 faizle 1,100 milyon borç bulmasını hizmet sanan zavallıları ve taş üstüne taş koymadıkları halde sülale boyu kese dolduran bazı belediyeleri yazmaya konuşmaya devam edeceğim sağlıklı kalın, her şey gönlünüzce olsun.