II. Dünya Savaşı’nın sona ermesiyle, Nazi rejiminin işlediği korkunç suçlar gün yüzüne çıktı.

Nedir bunlar? Bu suçlar arasında, toplama kamplarında tutsaklar üzerinde yapılan insanlık dışı tıbbi deneyler de bulunuyordu.

Nazi doktorları, etik dışı yöntemlerle insanları kobay olarak kullanmış ve insanlık tarihinin en karanlık dönemlerinden birine imza atmışlardı.

Nazilerin bu deneyleri arasında:

-Dondurma Deneyleri :Tutsaklar, insan vücudunun aşırı soğuğa ne kadar dayanabileceğini test etmek amacıyla dondurularak öldürülüyordu.

-Yüksek İrtifa Deneyleri :Tutsaklar, düşük basınç odalarında yüksek irtifada insan vücudunun nasıl tepki verdiğini anlamak için havasız bırakılıyorlardı.

-Zehir ve Bulaşıcı Hastalık Deneyleri: Kurbanlara çeşitli zehirler enjekte edilerek ölüm süreçleri gözlemleniyor ve öldürücü hastalıkların etkileri inceleniyordu. Bu deneyleri gerçekleştiren doktorlar arasında Josef Mengele, Ölüm Meleği, olarak bilinen isim, en korkulanlardan biriydi. Auschwitz toplama kampında yaptığı deneylerle binlerce kişinin ölümüne neden oldu.

Nürnberg Tıp Mahkemesi (1946-1947) Savaşın ardından, savaş suçluları Nürnberg’de yargılandı. 1946’da başlayan ‘Nürnberg Tıp Mahkemesi’, insanlık dışı tıbbi deneyler yapan 23 Nazi doktorunu ve bilim insanını yargıladı. Bunların 16’sı suçlu bulundu ve 7’si ölüm cezasına çarptırıldı. Bu mahkeme sonucunda ‘Nürnberg İlkeleri’ olarak bilinen tıbbi etik kuralları ortaya kondu. Bu ilkeler, insan üzerinde yapılacak tıbbi araştırmalarda uyulması gereken temel etik kuralları belirledi.

En önemli maddeler şunlardı:

1. Gönüllü Onam: Tıbbi deneylere katılan kişilerin, deneye rıza göstermesi ve bu konuda bilgilendirilmesi zorunludur.

2. Deneyin Zorunluluğu: Deney, insanlık için önemli bir bilimsel ilerlemeyi hedeflemelidir.

3. Risk ve Yararlılık Dengesi: Deney, katılımcının yaşamını ve sağlığını tehlikeye atmamalıdır.

4. Deneyin Sonlandırılması: Eğer deney, katılımcının hayatını tehlikeye sokarsa, araştırmacılar deneyi derhal durdurmalıdır. Nürnberg İlkeleri, modern tıbbi etik ve klinik araştırmalar için temel bir rehber oldu ve daha sonra ‘Helsinki Bildirgesi’ gibi uluslararası etik metinlere de ilham verdi. Bu mahkemeler ve kurallar, insan haklarının korunmasında tıbbın ne kadar önemli bir rol oynadığını ve bilimin her zaman etikle birlikte yürümesi gerektiğini insanlığa hatırlattı. Şimdi.. Buraya kadar olan oradan buradan toplama bilgi. Toplama kamplarından. Bilgilendik. Ayıpladık. Yuhaladık. Üzüldük. Öç aldık. Yargıladık. Batı’da olan bitenden de haberimiz oldu.

Bize dönelim mi? Bu yıla, 2024’e… Bu yaz aile içinde yok edilen bir çocuk vardı, Narin! Yargısı devam ediyor… Narin’in ölümü hangi etik kurallara giriyor?

Köy yerinde Müslüman ülkede çocuğun bacakları kırılarak öldürülmesi ne ile açıklanır? Siz bir düşünün. Düşünürken Ölüm Meleği denen tarihteki bu kişi ile Narin’in cinayetine konu olanların yüzlerini karşılaştırın.

Benzerlikleri yorumlara bırakın. Öyle ya caniliğin ırkı, mezhebi ve rengi yok! Photo: Josef Mengele— Ölüm Meleği