Son günlerin en çok konuşulan konularından birisi de sosyetik damat meselesi .

CHP açısından çokta yadırganacak bir durum yok aslında. Gün geçmiyor ki iktidara belden aşağı saldırmasınlar, buna da alıştık artık. Ancak her seferinde baltayı taşa vuruyorlar. Muhalefeti savunanlar dahi söylenen yalanlara inanmıyor artık. Anadolu da bir tabir vardır, "Bir lafa bakarım laf mı diye? Bir de söyleyene bakarım adam mı diye?"

Lafı söyleyenin dönüp bir aynaya bakması lazım. Hele ki Kemal Kılıçdaroğlu’nun bir kardeşi var evlere şenlik. Sosyal medya aracığıyla abisine etmedik laf bırakmıyor. Ne hırsızlığı kalıyor, nede üçkağıtçılığı. Ancak AK PARTİ hiçbir zaman böyle ucuz siyasete tevessül etmedi. Asıl meseleye gelecek olursak sosyete tabirini kullanan CHP’li Faik Öztırak ve ailesini memlekette duymayan bilmeyen kalmadı. Kelimenin tam anlamıyla aile boyu tam bir  monşer. Yüz yıldır devletten geçinen bir aile. Fakat benim asıl  değinmek istediğim damat diye aşağılanmak istenen Maliye Bakanı Berat Albayrak ve Selçuk Bayraktar. Her iki damadın yaptıkları ortada. Yıllardır Amerika’dan parasıyla alamadığımız İHA ve SİHA’ların  en gelişmiş versiyonlarını üretmek için evinden ailesinden uzak bizzat sahada çalışarak ülkesine kazandırmış genç bir mühendis Selçuk Bayraktar.

Ürettiği insansız hava araçları yılardır on binlerce evladımızı şehit verdimiz terör belasının kökünü kuruttu. Yurtiçi ve yurt dışında yapmış olduğu başarılı operasyonlar ile dosta güven düşmana korku saldı.

En başta söylediğim gibi bütün TV kanalları bu konuyu işliyor ve bende vakit buldukça takip  etmeye çalışıyorum. Bir TV kanalında Süleyman Özışık anlatıyordu, Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın babası Sadık Albayrak ile ilgili bir konuya değindi. Birgün Sadık Albayrak polis kontrol noktasında durdurulur. Bu arada yaşanan bir haksızlığa şahit olur ve kendisini tanımayan polislerle münakaşaya girer. Bunun sonucunda gözaltına alınmak istenir. Çıkan kargaşa sonucu Sadık Albayrak‘ın eli çatlar ve polis karakoluna götürülen sadık Albayrak işlemlerin ardından serbest kalır. Fakat gözaltı sürecinde Sadık Albayrak karakolda ne oğlunun bakan olduğunu nede Cumhurbaşkanının dünürü olduğundan bahseder. Olayı duyan bürokratlar polislerle ilgili işlem başlatmak ister. Ancak Sadık Albayrak mani olur. Onlar kendi vazifesini yaptı, bende kendi vazifemi der ve olayı kapatır. Şimdi kim bu adama ve yetiştirdiği evladına sosyete diyebilir eğer illa bir tabir kullanılacaksa ancak Anadolu çocuğu denilir.

Bu meselenin daha derinine inecek olursak meselenin asla damat meselesi olmadığı anlaşılır.Asıl hedef cumhurbaşkanından başkası değildir.

Konuyu düşünürken merhum Akif in şu iki dizesini  hatırladım                                             

"Gel yıkalım şu Süleymaniye'yi desen iki kazma kürek iki de ırgat gerek. Hadi gel yapalım geri şunu desen bir Sinan gerek birde Süleyman."

Akif burda Süleymaniye camii ne Süleymansız nede Mimar Sinan'sız olmaz derken, asıl bir lideri lider yapan kararlı duruşu, üstün zekası ve kurmaylarıdır demektedir. Kanuni Sultan Süleyman’ı da muhteşem yapanda müthiş zekası, imanı ve konusunda uzman kadrosudur. Sadrazam Sokullu Mehmet Paşa, Kaptan-ı Derya  Barbaros Hayrettin Paşa, baş Mimar Sinan bu kadronun öne çıkanlarıdır.

Bu sebeptendir ki Cumhurbaşkanının üstün zekası ve yönetim kabiliyetinin yanı sıra kurmayları da muhalefetin hedefindedir. Bir liderin kurmayları liderin eli, ayağı, gözü kulağıdır. Bu kurmayların mahareti ve cumhurbaşkanının dirayetiyle son 18 yılda AK Parti hükümetinin yaptığı icraatlar Cumhuriyet tarihiyle kıyaslandığında 18 yıllık hizmet, 90 yılda yapılanların nerdeyse beş katıdır. Yılardır kendi topraklarını ve halkını  PKK teröründen koruyamayan bir ülkeden, topraklarının yanı sıra dünya mazlumlarının hakkını koruyan Büyük Türkiye.

Dünya beşten büyüktür diyebilen, İsraile one minute diyen Türkiye'nin bu dönüşümü ne yılardır islam coğrafyasını sömüren batı ne de içimizdeki uzantılarının kabullenmesini beklememek lazım.