Beynim kendimi bildiğimden beri her şeyi kaydediyor. İyiyi, kötüyü, güzeli, çirkini, acıyı, sevinci, maddeciliği, manevi olguları, koskoca dünyada milyarlar içinde var olabilme ve yaşam mücadelesini.Tıpkı dünya üzerindeki diğer insanlar gibi. Beyazı, siyahı, sarı ırkı, çekik gözlüsü, Arabı, Avrupalısı, Asyalısı,Türkü, Rusu, Kürdü, Kızılderilisi, Amerikalısı, Japonu, Çinlisi, Afrikalısı ...gibi

Zekisi, normali, çok zekisi, ruh sağlığı normal olanı, olmayanı, inançlısı, inançsızı, eğitimlisi, eğitimsizi,.. Yani insan denilen varlığın gen aktarımı ile soyunu sürdürmesi. Olay bu. Dünyaya gelirkende normal zeka kapasitesine endeksli iki ana yazılım programını, kendisi gerçekleştirmek zorunda. Bunlardan birisi, ‘’kendisi beyninde dosyalar açarak yükleme yapması gerektiği kişisel beyin yazılımı’’, diğeride duygusal zeka eğitimi/ruh sağlığı. Her iki yazılımında ortak anahtarı akıl. Akıl her ikisini de yöneten ana giriş. Ve bu ana girişin giriş kartı, ilk 3 yılını birlikte geçireceği anne ve babasında. Yani güncelleme yapabileceği beyin yazılımlarını ve duygusallığını nasıl yönetebileceğinin kılavuzları olacak olan ana kılavuzlar anne-baba. Demek oluyor ki insanın gelişimi tamamen anne ve babasına bağlı. Gen aktarımı ile hem hastalıkların hem de zekanın aileden geldiğini biliyoruz. O halde insana ne oluyorda bu kadar tehlikeli bir  yaratığa dönüşüyor. Elemi geçiyor. Ele geçiyorsa ne oluyorda boyun eğiyor. Sorun aile mi, eğitim mi, yoksa network ağımı.

Bundan sonrasında ne mi oluyor? Beyin yazılımı ne kadar gelişmiş olursa olsun, insan duygusallığını idare edemediği, kontrol altına alamadığı veya herşeyi hiçe sayıp robotlaşmaya başladığında insanlıktan çıkıyor. Buna da tıpta ruh sağlığı bozukluğu deniyor. Aşırı derecede ruh sağlığı bozukluğu da, insanı artık dünyada en tehlikeli yaratık haline getiriyor.

2020 yılında yaşadığımız bu korkunç tehlikeli virüs yaygınlığı, insan eliyle yapılmış olması bu virüsü ortaya çıkaranların ne kadar tehlikeli bir ruh sağlığına yada bu dünyadan bir varlık olmadıklarına işaret ediyor. Çok zekice hazırlanmış orta yaş ve orta yaş üstü insanları yok eden virüs, son derece zor yetişen sağlık çalışanlarını tehdit altına alıyor..

Eğitim durdu, gençler ve çocuklar, evde aldıkları online eğitimlere alışkın olmadıklarından, çok da önemsemediklerinden zamanlarının çoğunu boş  geçiriyorlar. Buda geleceğimiz açısından çok büyük bir tehlike. Online satışlar gündemde. Mağazalarda yüzbinlerce satış elemanı, mağaza sorumluları, depo görevlileri işsiz kalmakla karşı karşıyalar. Daha birçok meslek yok olma tehditi altında

5 yıl boyunca NETTE,  filmlerde virüsten sözet..Virüsle dünya nüfusunu azaltacağız diye yazılar yaz, filmler çevir. Sonra virüsü ben yaptım, aşısıda bende de, dünyaya milyarlarca aşı satmaya kalk.

Türkler ve Müslümanlar tehlike altında.. ‘’bir virüs, bir aşı’’ ile acaba sonumuz mu geliyor sona mı yaklaşıyoruz. Atatürk'ün de dediği gibi çok zekiysek, çocukları kontrol altına almanın en kahpece yolu bu olsa gerek. Allah'ım geçmişimiz, bu kadar kök, bu kadar kültür, bu kadar savaş bu kadar emek bu kadar sabır yok olup gidecek mi…

Eğer bunu yapanlar insan iseler, ben bugün insan olmaktan utanıyorum. Kötülerin yok olduğu iyilerin kazandığı bir dünya için ne yapmak gerektiğini bilmiyorum ama dünya malından vazgeçip birbirimizi daha iyi anladığımız, birbirimizi itelemediğimiz bir üst boyuta geçmenin vaktinin çoktan geldiğini düşünüyorum.

Kazanmamız için çocukların çok iyi yetişmeleri gerekiyor..Çocukların ellerinden sıkı sıkı tutalım. Çok zor ama güçlü olalım. Biz güçlü olursak onlar daha güçlü olurlar. Onları çok güçlü ve bilgili yetişmeli. Siyonistlerin bilerek internete koydukları abuk sabuk, yalan dolan hayal dünyasını tehlike altına alan dizilerinden, filmlerinden, algılarından çekip alın ki ayakları yere bassın, kendilerini koruyabilsinler..Sevgilerimle..