Muhalefete göre ..:

Adamın biri doktora muayene oluyormuş. Sedyede yatık vaziyette . Doktor güzelce muayene ediyormuş bir taraftan da

-hımm kalbiniz çok sağlam maşallah

-vayy mideniz taş gibi…

-böbrekler çok temiz…

-ciğerleriniz davul gibi…

nereye baksa mükemmel görüyormuş.

Hastamız yattığı yerden bir gözünü yarım açmış ve inleyerek desene doktor bey SAPASAĞLAM GİDİYORUM demiş.

iktidara göre …:

Temel doktora gitmiş

-doktor bey nereme dokunsam ağrıyor. Nereme bastırsam acıyor demiş. doktor sıkı muayeneden geçirmiş.

Röntgen, tahlil, film, MR Allah ne verdiyse incelenmiş

sonuç.:TEMELİN İŞARET PARMAĞI KIRIK ÇIKMIŞ

muhalefete göre ekonomi son derece kötü. doktor ne derse desin GİDİCİYİZ….

öldük bittik, kolay toparlanamayız.. sata sata devlete ait bir şey kalmadı .

En sonunda şeker fabrikalarını da sattılar ...Piyasalar perişan.

Esnaf, köylü, sanayici zor durumda

iktidar yandaşlarına ülkeyi peşkeş çekti .Talan ettiler talan. Biz de iktidara gelsek düzeltmek çok zaman alacak.

İktidara göre ..

Kriz tellalları bir bardak suda fırtına kopartıyorlar. Kamu olarak ekonomik dengelerimiz sağlam mali disipline devam ediyoruz.

Büyümede rekorlar kırıyoruz.

Son aylarda ihracatımızda rekorlar kırılıyor istihdam verilerimiz iyi turizm gelirlerimizde rekorlar kırılıyor. savunma sanayimiz iyi gidiyor. yatırımlarımız tüm hızıyla gerçekleşiyor. Dünya çapında projeleri gerçekleştiriyoruz.

Bu durumda bizimde aklımız karışıyor. Kim doğru söylüyor diye.

Galiba Nasrettin hocanın da dediği gibi her iki tarafta haklı kardeşim.

Şİmdi biraz (olabildiğince) tarafsızca bakalım.

Liberal ekonominin uygulandığı ve Tüm dünya ile son derece güçlü bağları olan ülkemizde ekonominin Dünyadaki konjöktür den etkilenmemesi düşünülemez.

ABD de yönetim değişti.

FED faizleri artırıyor bu tüm dünyada doların değerlenmesini sağlıyor. Petrol fiyatları varil başına 30 dolarlardan 70 dolarlara çıktı.

Bizde neden bu mazotun fiyatı 5,7 TL'ye çıktı diye Hükümete kızıyoruz.

İnsaf yani bu durumda iktidarda kim olursa olsun akaryakıt fiyatlarının artması engellenemezdi.

Yani Tayyip Erdoğanın bir suçu yok..

Seçimlerin ilan edilmesiyle başlayan özellikle dış kaynaklı dolardaki bu manüplasyonları önleme konusunda Merkez bankası baskı altında tutulmayıp bazı kararları zamanında alsaydı bu kadar tedirgin edecek gelişmeler yaşamazdık. belki burada hükümete bir fatura çıkartılabilir.

Milli gelirde artış ve bunun paralelindeki büyüme, zenginleşme anlamına gelir. ama KALKINMA anlamına gelmez. ( Bendeniz üniversitede Kalkınma planlama bölümü okudum)

Bize öğretilen milli gelirdeki artışa paralel olarak + yapısal dönüşüm ile kalkınma gerçekleşir.

Yani biz toplum olarak endüstri toplumu haline gelebilirsek kalkınmış ülke oluruz.

Bizde sorun büyümeyi oluşturan özellikle inşaat sektörü gibi sektörlerdeki canlılıktır. Bu durumda sürdürebilir büyümeden bahsedilemez.hele hele kalkınmadan hiç bahsedilemez.

Yüksek katma değerli teknolojik ürünler üretemeyişimiz ve maalesef global düzeyde markalar oluşturama mız eksikliğimizdir

soru şudur.?

İktidar bu durumun farkında mı ?

EVET TÜM BOYUTLARIYLA FARKINDADIR.

Her yıl düzenli büyüme rakamlarını tutturmak, her yıl iş gücüne katılan 1,5 milyon genci istihdam edecek ekonomik yatırım ve canlılığı sağlamak hiç de kolay değildir.

Hele hele böylesi bir coğrafya da yani ateş çemberi içinde bunları gerçekleştirmek çok ama çok gayret gerektirir.

İktidar içerde ve dışarda finans devlerinin faiz lobisinin gücünün ve etkisinin de farkındadır. Bunlarla mücadele etmektedir. ancak yapabilecekleri sınırlıdır.

İç piyasada esnafa köylüye elinden geldiğince destekler vermektedir.