4 Eylül 2024’te sosyal medya hesabımdan “Rost davası karar açıklaması ve bir özür” başlığı altında paylaşımda bulunmuştum.

Hatırlatma babından tekrar edeyim. Ne de olsa boşuna dememişler “Et-tekrârü ahsen velev kâne yüz seksen. /Tekrar etmek en güzeldir, 180 kere de olsa”

ROST Davası karar açıklaması…

“Ankara 6. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen ve kamuoyunda Rost davası olarak bilinen mahkeme süreci aleyhime sonuçlanmıştır. Bu kapsamda Yüce Türk Mahkemesinin hakaret içerdiği iddia edilen ifadelerden dolayı verdiği karar doğrultusunda tazminat ödemeye mahkûm edildim.

Ankara 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin değerlendirmelerine bütünüyle katılmasam da tespit edilen maddi hukuk karşısında saygı duyuyorum. İnsanın hatasını kabullenmesi erdemdir. Art niyetli bilgilendirmelerle eksik ve hatalı enformasyon neticesinde içine düşürüldüğüm bu fiili durumun oluşturduğu derin bir teessürle; etik ve vicdani açıdan; benim de aydınlandığım ve hukuki açıdan gerçeklere erişmemizi sağlayanlara özür ve üzüntümü ifade etmem gerektiğini düşünüyorum.

Bu vesileyle aşağıdaki mahkeme kararında ismi geçen:

ROST Rus Türk Ticaret Evi Yönetim Kurulu Başkanı Kadir Kurtuluş

ROST Rus Türk Ticaret Evi Yönetim Kurulu Üyesi Nevzat Kurtuluş

Rus Dili Eğitmenler ve Tercümanlar Derneği Başkanı Rus Kültür ve Enformasyon Merkezi kurucusu ROST Rus Türk Ticaret Evi Yönetim Kurulu Üyesi Karina Pobedovna Ikaeva-Düzçimen ve diğer tüm muhataplara üzüntülerimi ifade ediyorum.”

Madem öyle neden yazdım?

6 Şubat depremi sonrasında bir Rus diplomatın Moskova'da bulunduğu sırada Türk Milletine ve Türk Devletine başsağlığı dilemeksizin Türkiye Cumhuriyeti’nin Ukrayna’ya silah sattığı iddiasında bulunmasına çok fena bozulmuştum.

Depremin onlarca şehrimizi yerle bir ettiği, binlerce insanımızın can verdiği süreçte, böylesi bir açıklamaya gazeteci refleksiyle tepki vermem gerektiğini düşünmüştüm. O sırada malûm şahıs da ROST ile ilgili iddialarını aktarmıştı.

Neden bir üst mahkemeye gitmedim?

Aslında bir üst mahkemeye giderek, mahkeme kararına itiraz edebilir ve bundan sonuç da alabilirdim. Lakin pragmatist, oportünist bireylerin, art niyetli bilgilendirmeleriyle içine düşürüldüğüm bu fiili durumun onlar açısından kullanılabilir ve  daha fazla sürdürülebilir olmasını uygun bulmadım.

Müdahaleler… Müdahiller…

Şikayete konu olan makalemde yer verdiğim ROST hakkında o yazıyı kaleme alıncaya kadar bilgi sahibi değildim. Deyim yerindeyse dost sandığım kişi tarafından kısır bir çekişmenin ve çıkar çatışmasının kurbanı seçildiğimden habersizdim. Ama hesap edilmeyen neydi biliyor musunuz? Gerçeklerin, bir gün ortaya çıkmak gibi kötü bir huyunun olması.

ROST A.Ş, ve diğer müştekiler; dava sürecinde mahkeme kararı ile erişimi engellenmiş olan makalenin yazılmasında Kırım Kalkınma Vakfı Başkanı Ünver Sel’in etkili olduğuna ilişkin iddiada bulundular. Bu ifadeler, ilgili mahkeme tutanağında da yer almaktadır.

Nitekim 28-07-2023’te dikGAZETE’de yayınlanan “KIRIM KALKINMA VAKFI’NDAN RUS-TÜRK TİCARET EVİ A.Ş. (ROST)’NE CEVAP AÇIKLAMASI” başlıklı makalenin yazarı, konuya müdahil olmuş, karşı tarafın iddiasını, bu girişimi ile doğrulamıştır.

İlgili, kendisini dava ile özdeşleştirmiş hatta ROST ve ticari ilişkileri, bağlantıları hakkında kendisinin birinci dereceden ilgili kaynak kişi olduğunu adıyla yayınlanan makalede ifade etmiş, kendisi ve başkanı olduğu vakıf tarafından Rus-Türk Ticaret Evi A.Ş. (ROST) adlı kuruluşun oluşmasında katkı sunduğunu, Kırım’daki soydaşlarına uygulanan ambargoların kaldırılması için ROST’a destek verdiklerini belirtmiştir.

Oysa Rus-Türk Ticaret Evi’nin Kırım ile uzaktan yakından ilgisi veya resmi bağlantısı yok. Çünkü Türkiye’nin Kırım Özerk Cumhuriyeti'nin yeni statüsünü tanımadığı, en yetkili merciler ve kişiler tarafından ifade edilmiştir.

Rus ve Türk şirketler arasındaki ticari ilişkilerin gelişmesi ‎için 2018 yılında kurulmuş, Ankara merkezli bir stratejik işbirliği platformu. Kuruluş; dış ticaret faaliyetlerinde, ortak arayışında ve ithalat, ihracat işlemlerinde mümkün olduğunca basit ve kolay şekilde işlerin gerçekleşmesini sağlamaya çalışıyor.

ROST, doğrudan üreticileri ve alıcıları buluşturarak ortak projelerin uygulanmasına yardımcı olurken, aynı zamanda Türkiye ve Rusya pazarlarında şirket ve ürün tanıtımını da sağlıyor ve dış ticaret işlemlerine aracılık hizmeti veriyor. İyi de yapıyor.

Türkiye ve Rusya ticaret hacmi…

Rusya ve Türkiye arasında 2000 yılında 4,5 milyar dolar olan ticaret hacmi, artan petrol fiyatlarının da etkisiyle 2008 yılında rekor seviye olan 37,8 milyar dolara yükselmiş, 2022 yılında ise 68,1 milyar dolar seviyesinde gerçekleşmiştir. 2021 yılında 5,8 milyar dolar olan Türkiye’nin ihracatı, 2022 yılında yüzde 61,8’lik bir artışla 9,3 milyar dolar seviyesinde tezahür etmiştir.

2023 yılında ise, 2022 yılına kıyasla, yüzde 16,9’luk bir artışla 10,9 milyar dolar seviyesinde gerçekleşmiştir. Anılan dönemde Rusya’nın Türkiye’nin toplam ihracatı içerisindeki payı ise yüzde 4,3 olmuştur.

2023 yılı rakamlarına bakıldığında ilk 5 sektörün sırasıyla; kimyevi maddeler ve mamulleri, makina ve aksamları, otomotiv endüstrisi, elektrik- elektronik, yaş meyve ve sebze olduğu görülmektedir. 2022 yılında Türkiye’nin Rusya’dan ithalatı ise 58,8 milyar dolar ve yüzde 16,2’lik pay ile ilk sıraya yükselmiştir.

İnsan bu rakamları görünce, “acaba kim ya da hangi küresel şer odaklarının maşaları Türkiye ve Rusya arasındaki ticaret hacminin büyümesinden rahatsız” diye sormaktan geri kalmıyor?

Ankara-Moskova arasında tamamen farklı noktadaki “bilgilendirme” adı altındaki dezenformatik, manipülatif ve yalan yanlış bilgilerle sözde dostluk gösterisinde bulunanların, Rusofili geçinenlerin ABD ve AB yaptırımlarına çanak tuttukları, katkı sundukları o kadar belli ki?

Nitekim Rusya Federasyonu Başbakan Yardımcısı Alexander Novak, Rusya ile Türkiye arasındaki ticaret cirosunun 2024 yılının ilk altı ayında yüzde 1 oranında azalarak 28 milyar dolara ulaştığını bildirmek zorunda kalmış. Ne diyeyim sebep olanlar utansın!