Bugun...


ÖMÜR ÇELİKDÖNMEZ

facebook-paylas
Anlaşmalar Ne Diyor? Girit’in Yüzde 75’i Türkiye’ye Ait!
Tarih: 27-04-2025 12:46:00 Güncelleme: 27-04-2025 13:20:00


Girit ile ilgili Türkçeye yerleşmiş bazı deyimler dikkatinizi çekmiştir. Bunlardan biri “şimdi gördün mü Hanya’yı Konya’yı” diğeri de “Tepside tirit alındı Girit”

Arapça ’da Tirit; taghrib, tashreeb, thareed gibi farklı telaffuzlara sahip. Ancak kökeninin Farsça olduğu iddia ediliyor. Farsça ’da “tirid” veya “tarid” yani “süte veya et suyuna batırılmış ekmek “anlamında.

Orta Asya’da beşparmak yemeğiyle benzerlik gösteren tirit, Anadolu’nun çeşitli yörelerinde farklı tariflere uğruyor. Kimi kaz etinden, kimi inek ve koyundan kimi de tavuk etinden yapıyor ‘tiridi.

İki farklı Tirit ve Girit hikayesi

Girit’in Venedik’ten alınış süreci 1645’te başlar. Venedik Cumhuriyeti ve müttefikleri Malta Şövalyeleri, Papalık Devleti ve Fransa’nın bir araya gelerek Osmanlı İmparatorluğu’na karşı verdiği bu mücadele 1669 yılında Osmanlı’nın yenilgisiyle sonuçlanır. 24 yılda 130 binden fazla askerin şehit olduğu bu süreç, hazineyi zora sokar, İstanbul’da yer yer isyanlara neden olur.

Girit’in alınması için talimatlarını yenileyen Sultan İbrahim’in ardından tahta geçen, Avcı lakabıyla tanınan 4’üncü Mehmet katı bir kural koyar, Girit feth edilmeden kim yanına gelirse ve Girit’ten bahsederse cezalandırılması talimatını verir. 

Fazıl Ahmet Paşa komutasındaki Osmanlı donanması Girit Adasını ele geçirir. Saray erkanı haberi vermekten çekinir. İş sarayın aşçısına düşer. Saray aşçısı çok güzel bir ziyafet hazırlar ve padişahın o güne kadar görmediği bir yemek yapar.  Sultan Avcı Mehmet’e yemek sunulduğunda, sofradaki eşsiz lezzetin adını sorar Aşçı uyanık ve şairane bir dille yanıt verir: Tepside tirit, alındı Girit.

Benzer hikâye Ispartalı Serasker Sadrazam Hüseyin Avni Paşa içinde anlatılır. Girit isyanının önlendiğini Sultan Abdülaziz'e bildirmek için Hüseyin Avni Paşa, Yanya'da Rum kuyumcularına büyük bir gümüş tabak yaptırmış, tabağın ortasına da "Tabakta tirit, alındı Girit" yazdırmıştır.

Girit Gerçeği: Doğu Akdeniz’de Krizin Sessiz Aktörü

Yunanistan ile Türkiye arasında yıllardır süren Doğu Akdeniz geriliminde Girit’in statüsü göz ardı ediliyor. Oysa uluslararası anlaşmalara göre adanın yalnızca dörtte biri Yunanistan’a ait; dörtte üçlük kısmın sahibi ise Türkiye. Gerçeklerin yeniden masaya yatırılmasına ne dersiniz?

Doğu Akdeniz’de Türkiye ile Yunanistan arasında yıllardır süren gerilimde gözler sıkça kıta sahanlığı, enerji kaynakları ve adaların silahlandırılmasına çevrilse de, pek gündeme gelmeyen ancak bir o kadar önemli bir mesele daha var: Girit Adası’nın statüsü. Uluslararası anlaşmalara göre Girit’in tamamı Yunanistan’a ait değil. Aksine, adanın yalnızca dörtte biri Yunanistan’a bırakılmış durumda. Girit’in dörtte üçü ise hukuken Türkiye’ye ait. Bu tarihi ve hukuki gerçek şimdi yeniden gündeme geliyor.

Jeopolitik dengelerin hızla değiştiği bu dönemde, kamuoyunun Girit’in gerçek statüsüne dair bilgilenmesi, yalnızca tarihsel bir gerçeği hatırlatmakla kalmayıp, aynı zamanda bölgedeki hak ve menfaatlerimizin korunması açısından da büyük önem taşıyor.

Girit her ne kadar günümüzde Yunanistan'a bağlı ve Atina'nın kontrolünde olsa da Türkiye'ye yakınlığı ve geçmişte Türk egemenliğinde kalması nedeniyle bir Türk toprağı. Hiç şüphesiz Girit’in Türk toprağı olduğunu  bir iddia ve tez olmaktan çıkarıp uluslararası platformlarda ve Türk Kamuoyunda  egemenlik hakkı statüsünde  değerlendirilmesini sağlayan M.S.B.Eski Genel Sekreteri Ümit YALIM  olmuştur.

Girit’te Muhtariyet Süreci ve Osmanlı’nın Çekilişi ve 1908'de Girit'in Yunanistan’a Katılımı ve Osmanlı’nın Tutumu

Girit, 1669 yılında Kandiye şehrinin ele geçirilmesiyle bütünüyle Osmanlı İmparatorluğu topraklarına dahil oldu. Osmanlı’nın bu adada diğer fetih bölgelerinde uyguladığı “Anadolu’dan nüfus göç ettirme (şenlendirme)” politikası uygulamamasına rağmen, ihtida (din değiştirme) ve evlenmeler yoluyla Müslüman nüfus giderek arttı.

1830 yılında Yunanistan’ın bağımsızlığını kazanmasıyla başlayan dönem, Girit Adası’nda 19. yy. boyunca sürecek Rum isyanlarının ve kargaşanın hüküm sürmesiyle devam etti. Yüzyıl sonunda (1897) Büyük Devletlerin işgali altında kalan Girit’te artık muhtariyet dönemi başlamış, Osmanlı ordusu adadan çekilmişti. 1908’de Girit tek taraflı olarak Yunanistan’a katıldığını ilan etti. Osmanlı bu katılımı resmen tanımadı, fakat fiili durumu değiştiremedi.

Girit’in Hukuki Statüsünün Uluslararası Antlaşmalarla Belirlenmesi

Girit Adası'nın hukuki statüsü, özellikle 20. yüzyılın başındaki uluslararası antlaşmalarla şekillenmiştir.  İlgili antlaşmalar, Osmanlı İmparatorluğu, Balkan devletleri ve diğer Avrupa güçleri arasında yapılan önemli diplomatik düzenlemelerdir.

Girit Adası'nın Osmanlı İmparatorluğu'ndan çıkışı ve sonraki hukuki statüsü, 20. yüzyılın başlarında imzalanan dört uluslararası antlaşma ile belirlenmiştir: 30 Mayıs 1913 Londra Antlaşması, 10 Ağustos 1913 Bükreş Antlaşması, 14 Kasım 1913 Atina Antlaşması ve 24 Temmuz 1923 Lozan Antlaşması.

30 Mayıs 1913 Londra Antlaşması

Birinci Balkan Savaşı’nın ardından Osmanlı Devleti ile Yunanistan, Bulgaristan, Karadağ ve Sırbistan arasında imzalanan 1913 Londra Antlaşması ile Girit Adası, Osmanlı Devleti’nin egemenliğinden çıkmıştır. Antlaşmanın 4. maddesi uyarınca Girit Adası, dört Balkan devletine (Yunanistan, Bulgaristan, Karadağ ve Sırbistan) paylı mülkiyet şeklinde verilmiştir. Bu antlaşmada Girit Adası'nın doğrudan Yunanistan’a verildiği, terkedildiği ya da bağlandığına dair herhangi bir ifade yer almamaktadır. Bu çerçevede, Girit üzerindeki egemenlik dört devlet arasında müşterek olarak tanımlanmış, Yunanistan’ın adada tek başına ferdi mülkiyeti tanınmamıştır.

10 Ağustos 1913 Bükreş Antlaşması

İkinci Balkan Savaşı’nın ardından imzalanan Bükreş Antlaşması ile Bulgaristan, Girit Adası üzerindeki dörtte birlik hakkından feragat etmiştir. Ancak bu feragat Yunanistan lehine yapılmamıştır. Antlaşmanın 5. maddesi uyarınca Bulgaristan’ın vazgeçtiği bu hak, herhangi bir devlete devredilmediği için aslına, yani Osmanlı Devleti’ne rücu etmiştir. Antlaşmanın hiçbir yerinde Girit Adası'nın Yunanistan’a devredildiğine dair bir hüküm bulunmamaktadır. Üstelik bu antlaşma, dönemin Yunan Başbakanı Venizelos tarafından da imzalanmıştır.

Girit Adası’nın Egemenliğinin Tartışmalı Niteliği

Bu iki antlaşma esas alındığında, Girit Adası üzerindeki dörtte birlik mülkiyet Yunanistan’a değil, müşterek olarak dört Balkan devletine aittir. Bulgaristan’ın payından feragat etmesiyle oluşan boşluk, Yunanistan lehine değil, Osmanlı Devleti’ne dönmüştür. Bu bağlamda, Girit’in tamamının Yunanistan’a ait olduğu yönündeki iddia, hukuki metinlerle doğrulanmamaktadır. Adanın çevresindeki ada, adacık ve kayalıklar ise bu dönemde hâlen Osmanlı egemenliğinde kalmıştır.

Girit Adası’nın hukuki statüsü, her ne kadar zaman içinde fiili durumlar ve siyasi gelişmelerle şekillenmiş olsa da, uluslararası hukuk açısından netleşmesi Lozan Antlaşması’na kadar mümkün olmamıştır. 1913 tarihli Londra ve Bükreş Antlaşmaları, Girit’in doğrudan Yunanistan’a verilmediğini; aksine adanın müşterek bir statüde olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Bu durum, Girit’in hukuki statüsünün sanıldığından daha karmaşık ve çok taraflı bir yapıda olduğunu göstermektedir.

2. Dünya Savaşında Girit ve Türkler

II. Dünya Savaşı sırasında Girit’te yaşayan Türkler, sayıca oldukça azalmış bir topluluk halindeydi. 19. yüzyıl sonu ve özellikle 1923 Lozan Antlaşması sonrası yapılan Türkiye-Yunanistan nüfus mübadelesiyle adadaki büyük çoğunluk Türk nüfusu Türkiye’ye göç etmişti. Ancak çeşitli nedenlerle mübadele dışında kalan ya da farklı statülerde kalan az sayıda Türk, Girit’te yaşamaya devam etti.

1941 yılında Nazi Almanya’sı, Girit’i hava harekâtıyla işgal etti. "Girit Muharebesi" olarak bilinen bu saldırı sırasında Almanlar ağır kayıplar verdi. İşgal sonrası, Nazi birlikleri adada geniş çaplı baskı ve şiddet uygulamalarına girişti.

Girit halkı, dağlık yapının avantajını kullanarak güçlü bir gerilla direnişi başlattı. Yerel direnişçilere, müttefik askerlerinden geride kalanlar da katıldı. Bu gerilla savaşı, Nazi işgalini zorlaştırdı ve Alman güçlerine büyük kayıplar verdirdi. Girit, savaş boyunca büyük yıkıma uğradı. Köyler yakıldı, binlerce sivil katledildi. Nazi işgali, adanın tarihinde yaşadığı en kanlı dönemlerden biri olarak hafızalara kazındı.

1913 Antlaşmaları Çerçevesinde Girit Adası'nın Hukuki Statüsü

Birinci Balkan Savaşı’nın ardından Osmanlı Devleti ile Yunanistan, Bulgaristan, Karadağ ve Sırbistan arasında 30 Mayıs 1913’te Londra Antlaşması imzalanmıştır. Bu antlaşmanın 4. maddesi uyarınca Girit Adası, dört Balkan devletine (Yunanistan, Bulgaristan, Karadağ, Sırbistan) ortak şekilde tahsis edilmiştir. Antlaşmada, Girit’in yalnızca Yunanistan’a bırakıldığına veya bağlandığına dair herhangi bir ifade bulunmamaktadır. Bu yönüyle adanın mülkiyeti, paylı (müşterek) egemenlik esasına dayanıyordu.

Kısa bir süre sonra, İkinci Balkan Savaşı sonrasında, taraf devletler arasında 10 Ağustos 1913’te Bükreş Antlaşması imzalanmıştır. Bu antlaşma ile Bulgaristan, Girit üzerindeki dörtte birlik hakkından feragat etmiştir. Ancak bu feragat, doğrudan Yunanistan lehine yapılmamış, bu nedenle Bulgaristan’ın hakkı aslına, yani Osmanlı Devleti’ne rücu etmiştir.

Bu iki antlaşma birlikte değerlendirildiğinde, Yunanistan’ın Girit üzerinde tek başına ve mutlak mülkiyet hakkı bulunmadığı açıkça ortaya konmaktadır. Yunanistan’ın adaya yönelik iddiaları, hukuki dayanağını bu antlaşmalardan değil, daha sonraki siyasi ve fiili gelişmelerden almıştır.

1913–1923 Antlaşmaları Çerçevesinde Girit Adası’nın Hukuki Statüsü

Girit Adası'nın mülkiyeti, 20. yüzyılın başlarında Osmanlı Devleti ile Balkan devletleri arasında imzalanan bir dizi antlaşmayla şekillenmiştir. Bu antlaşmaların hiçbirinde Girit’in doğrudan ve tek taraflı olarak Yunanistan’a bırakıldığına dair açık bir hüküm bulunmamaktadır.

30 Mayıs 1913 Londra Antlaşması, Birinci Balkan Savaşı sonrasında Osmanlı Devleti ile Yunanistan, Bulgaristan, Sırbistan ve Karadağ arasında imzalanmıştır. Antlaşmanın 4. maddesi uyarınca Girit Adası, dört Balkan devletine paylı mülkiyet esasıyla tahsis edilmiştir. Bu antlaşmada, Girit’in yalnızca Yunanistan’a verildiğine dair hiçbir ifade yer almamaktadır.

10 Ağustos 1913 Bükreş Antlaşması ise İkinci Balkan Savaşı’nın ardından imzalanmış ve Bulgaristan, Girit üzerindeki dörtte birlik hakkından feragat etmiştir. Ancak bu feragat, Yunanistan lehine yapılmamış; dolayısıyla Bulgaristan’ın payı aslına rücu ederek Osmanlı Devleti’ne geri dönmüştür. Bu durum, antlaşmayı imzalayan Yunanistan Başbakanı Venizelos tarafından da kabul edilmiştir.

14 Kasım 1913 Atina Antlaşması, Osmanlı Devleti ile Yunanistan arasında imzalanmıştır. Antlaşmanın 15. maddesinde, taraflar 30 Mayıs 1913 Londra Antlaşması hükümlerini, özellikle 5. maddesini uygulamayı taahhüt etmiştir. Böylece, Girit Adası üzerindeki dörtte birlik mülkiyetin Yunanistan’a ait olduğu, ancak adanın tamamı üzerinde tek taraflı egemenlik bulunmadığı bir kez daha teyit edilmiştir.

Son olarak, 24 Temmuz 1923’te imzalanan Lozan Antlaşması, Girit Adası’nın statüsünü yeniden ele almıştır. Antlaşmanın 12. maddesi ile taraf devletler, 14 Kasım 1913 tarihli Atina Antlaşması'nın uygulanacağını ve dolayısıyla Londra Antlaşması hükümlerinin geçerli olduğunu teyit etmiştir. Böylece, Girit Adası’nın sadece dörtte birinin Yunanistan’a ait olduğu, kalan mülkiyetin ise Karadağ, Sırbistan ve Bulgaristan gibi diğer taraf devletlerle birlikte müşterek mülkiyet çerçevesinde değerlendirileceği kayıt altına alınmıştır.

1913–1923 dönemindeki uluslararası antlaşmalar ışığında Girit Adası’nın tamamı hiçbir zaman Yunanistan’a verilmemiş; yalnızca dörtte birlik kısmı üzerinde ferdi mülkiyet tanınmıştır.

Lozan Antlaşması Sonrası Girit Adası Üzerindeki Paylı Mülkiyetin Durumu

Her ne kadar Bulgaristan, Lozan Antlaşması’na taraf devletlerden biri olmasa da daha önce 10 Ağustos 1913 tarihli Bükreş Antlaşması ile Girit Adası üzerindeki dörtte birlik hakkından yazılı olarak feragat etmişti. Lozan Antlaşması sonrası dönemde ise Bulgaristan, bu feragatını fiilen de teyit ederek adadaki hak iddiasından tamamen vazgeçmiştir.

Sırbistan da, Lozan Antlaşması'nın ardından geçen süreçte Girit Adası üzerindeki dörtte birlik hakkından fiilen feragat etmiştir. Benzer şekilde, Karadağ da Girit üzerindeki haklarından fiili olarak vazgeçmiş, böylece adanın üzerindeki çok taraflı paylı mülkiyet yapısı, zamanla Yunanistan lehine tek taraflı bir fiili duruma dönüşmüştür.

Bu gelişmeler, Girit’in hukuki statüsünde yazılı antlaşmalarla belirlenen müşterek mülkiyetin, diplomatik ve siyasi gelişmelerle birlikte hukuki olarak değil oldubitti şekilde fiili olarak Yunanistan’ın kontrolüne geçmesine zemin hazırlamıştır.

Uzun lafın kısası tekrarda olsa şöyle; Girit Adası’nın hukuki statüsünü belirleyen, 30 Mayıs 1913 Londra Antlaşması, 10 Ağustos 1913 Bükreş Antlaşması, 14 Kasım 1913 Atina Antlaşması ve 24 Temmuz 1923 Lozan Antlaşması’na göre Girit Adası’nın sadece dörtte biri Yunanistan’a aittir.

Bulgaristan, Girit Adası üzerindeki dörtte birlik payından yazılı ve fiili olarak; Sırbistan, Girit Adası üzerindeki dörtte birlik payından fiili olarak; Karadağ da Girit Adası üzerindeki dörtte birlik payından fiili olarak feragat etmiştir.

Bulgaristan, Sırbistan ve Karadağ tarafından yapılan feragat (vazgeçme), Yunanistan lehine yapılmamıştır. Yunanistan lehine feragat (vazgeçme) yapılmadığı için Bulgaristan, Sırbistan ve Karadağ’ın Girit Adası üzerindeki toplam dörtte üçlük payı aslına rücu olmuştur. Yani anılan dörtte üçlük pay Osmanlı Devleti’ne geri dönmüştür.

Osmanlı Devleti’nin hak ve borçları küllî halefiyet yoluyla Türkiye Cumhuriyeti’ne geçmiştir. Girit Adasının hukuki statüsünü belirleyen uluslararası antlaşmalar ve uluslararası hukuka göre Girit Adası’nın dörtte üçü ve adanın etrafındaki ada, adacık ve kayalıklar, Osmanlı Devleti’nin küllî halefi olarak Türkiye Cumhuriyeti’ne aittir. 

Türkiye'nin Girit ve Ege Adaları üzerindeki egemenlik

hakları çerçevesinde Yunanistan'a çağrısı ne olmalı?

Türkiye, Girit Adası ve çevresindeki statüsü tartışmalı adalar konusunda uluslararası hukuka dayalı tutumunu uzun yıllardır sürdürmektedir. Özellikle 1960’lı yılların ortalarından itibaren, Yunanistan’ın uluslararası antlaşmalarla silahsızlandırılmış statüde olması gereken adaları silahlandırdığı yönündeki açık ihlalleri, Ankara tarafından defalarca resmi kanallardan gündeme getirilmiştir.

Lozan (1923) ve Paris (1947) Antlaşmaları, Ege’deki birçok adanın gayri askeri statüde kalmasını öngörmüşken, Yunanistan’ın bu hükümlere aykırı olarak 21 adayı silahlandırması, bölgedeki barış ve istikrarı tehdit eden provokatif bir adımdır. Bu adalar arasında Girit, Lemnos, Sakız, Samos, Kos, Rodos ve Midilli gibi stratejik öneme sahip bölgeler bulunmaktadır.

Türkiye, hukuki dayanaklardan yola çıkarak, Girit Adası’nın yalnızca dörtte birinin Yunanistan’a ait olduğunu, kalan dörtte üçlük kısmın ise Osmanlı mirası çerçevesinde Türkiye’nin egemenlik alanında olduğunu vurgulamalıdır.

Bu kapsamda, Yunanistan’dan; Girit Adası’nın dörtte üçünü ve Gavdos, Dhia, Dionisades, Gaidhouronisi ve Koufonisi gibi Girit çevresindeki 5 Türk Adasını derhal boşaltarak Türkiye’ye teslim etmesi; ayrıca Ege Denizi’nde fiili olarak işgal ettiği 13 Türk Adası ve 1 Türk Kayalığını da boşaltarak hukuka uygun şekilde Türkiye’ye iade etmesi; talep edilmelidir.

Ayrıca, Yunanistan’ın Heraklion Hava Üssü dahil olmak üzere Girit’teki Türk toprakları üzerinde bulundurduğu tüm askeri varlıklarını derhal tahliye etmesi gerekmektedir. Bu talepler, yalnızca Türkiye’nin egemenlik haklarının korunması değil, aynı zamanda uluslararası hukukun ve bölgesel barışın tesisi açısından da önem arz etmektedir. Türkiye, bölgede barış ve istikrarın korunması adına, uluslararası hukuk çerçevesindeki meşru haklarını savunmaya ve ilgili gelişmeleri dünya kamuoyunun dikkatine sunmaya devam edecektir.

Türkiye; dosta güven, düşmana korku veren bir güçtür. Barışın güvercini olmayı şeref saydığı kadar, gerektiğinde savaşın kartalı olmaktan da asla çekinmemiştir. Tarih boyunca barış ve istikrarın teminatı olmuş bu millet, tehdit ve saldırı karşısında ise kararlılıkla dik durmayı bilmiştir.

Türkiye'nin iyi niyeti zayıflık değil, medeniyetin ve insanlığın bir gereğidir. Ancak bu iyi niyetin suistimal edilmesine asla müsaade etmeyiz. Muarızlarımızın akıllıca hareket etmeleri, bölgesel ve küresel barış açısından faydalarına olacaktır. Çünkü Türkiye'nin sabr





FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
HAVA DURUMU
PUAN DURUMU
Takım O G M B A Y P AV
1 Galatasaray 34 28 1 5 87 31 89 +56
2 Fenerbahçe 34 25 3 6 86 34 81 +52
3 Samsunspor 34 18 10 6 51 38 60 +13
4 Beşiktaş 34 16 7 11 54 34 59 +20
5 Başakşehir FK 34 16 12 6 58 51 54 +7
6 Eyüpspor 35 14 13 8 50 46 50 +4
7 Trabzonspor 34 12 11 11 54 43 47 +11
8 Göztepe 34 12 11 11 57 47 47 +10
9 Kasımpaşa 34 11 10 13 59 59 46 0
10 Konyaspor 34 13 14 7 43 46 46 -3
11 Kayserispor 34 11 12 11 43 54 44 -11
12 Antalyaspor 34 12 14 8 36 58 44 -22
13 Gaziantep FK 34 12 15 7 41 46 43 -5
14 Çaykur Rizespor 34 13 17 4 45 55 43 -10
15 Alanyaspor 34 10 15 9 39 49 39 -10
16 Bodrum FK 34 9 16 9 25 38 36 -13
17 Sivasspor 35 9 18 8 44 58 35 -14
18 Hatayspor 34 5 21 8 41 67 23 -26
19 Adana Demirspor 34 2 28 4 29 88 2 -59
Takım O G M B A Y P AV
1 Kocaelispor 38 21 8 9 68 41 72 +27
2 Gençlerbirliği 38 19 8 11 57 34 68 +23
3 Fatih Karagümrük 38 19 10 9 55 36 66 +19
4 İstanbulspor 38 20 14 4 67 38 64 +29
5 Bandırmaspor 38 17 8 13 52 45 64 +7
6 Erzurumspor FK 38 19 12 7 53 31 64 +22
7 Boluspor 38 17 11 10 66 40 61 +26
8 Iğdır FK 38 16 12 10 57 33 58 +24
9 Amed SK 38 14 9 15 43 35 57 +8
10 Çorum FK 38 14 12 12 49 45 54 +4
11 Ümraniyespor 38 14 13 11 48 42 53 +6
12 Esenler Erokspor 38 13 12 13 53 50 52 +3
13 Sakaryaspor 38 13 13 12 48 54 51 -6
14 Keçiörengücü 38 14 15 9 60 53 51 +7
15 Manisa FK 38 14 18 6 50 52 48 -2
16 Pendikspor 38 13 16 9 45 51 48 -6
17 MKE Ankaragücü 38 14 18 6 49 48 48 +1
18 Şanlıurfaspor 38 11 20 7 45 55 40 -10
19 Adanaspor 38 7 22 9 32 75 30 -43
20 Yeni Malatyaspor 38 0 38 0 14 153 21 -139
Takım O G M B A Y P AV
1 Sarıyer 34 25 2 7 80 22 82 +58
2 Batman Petrolspor 34 26 6 2 64 24 80 +40
3 GMG Kastamonuspor 34 19 3 12 57 29 69 +28
4 Adana 01 Futbol Kulübü 34 19 7 8 62 30 65 +32
5 Altınordu 34 16 7 11 57 35 59 +22
6 Beykoz Anadolu 34 15 11 8 47 46 53 +1
7 İskenderunspor A.Ş. 34 13 10 11 49 38 50 +11
8 1461 Trabzon FK 34 13 13 8 44 37 47 +7
9 Fethiyespor 34 11 13 10 32 40 43 -8
10 24Erzincanspor 34 10 13 11 45 52 41 -7
11 Kırklarelispor 34 10 14 10 42 44 40 -2
12 Sincan Belediye Ankaraspor 34 10 15 9 44 40 39 +4
13 İnegölspor 34 10 13 11 42 51 38 -9
14 Kepezspor FAŞ 34 9 16 9 37 46 36 -9
15 Isparta 32 Spor 34 7 15 12 33 51 33 -18
16 Karaköprü Belediyespor 34 7 19 8 39 52 29 -13
17 Altay 34 10 20 4 33 64 25 -31
18 Hes İlaç Afyonspor 34 0 33 1 6 112 5 -106
Takım O G M B A Y P AV
1 Bursaspor 30 21 2 7 64 17 70 +47
2 Karşıyaka 30 18 6 6 56 28 60 +28
3 Muş Spor Kulübü 30 16 4 10 48 24 58 +24
4 Belediye Kütahyaspor 30 17 6 7 57 37 58 +20
5 Düzcespor 30 16 6 8 40 27 56 +13
6 Silifke Belediye Spor 30 14 9 7 51 36 49 +15
7 Anadolu Üniversitesi 30 13 9 8 39 32 47 +7
8 Artvin Hopaspor 30 10 11 9 26 30 39 -4
9 Tokat Bld Plevnespor 30 7 13 10 27 32 31 -5
10 Kahramanmaraşspor 30 8 16 6 28 39 30 -11
11 Bulvarspor 30 7 14 9 35 58 30 -23
12 Kırşehir Futbol SK 30 7 15 8 26 48 29 -22
13 Bornova 1877 30 6 14 10 36 53 28 -17
14 23 Elazığ Futbol Kulübü 30 5 14 11 18 31 26 -13
15 Kuşadasıspor 30 7 20 3 25 51 24 -26
16 Ergene Velimeşe 30 6 19 5 17 50 23 -33
Tarih Ev Sahibi Sonuç Konuk Takım
 24/05/2025 Eyüpspor vs Antalyaspor
 24/05/2025 Gaziantep FK vs Kasımpaşa
 24/05/2025 Göztepe vs Galatasaray
 25/05/2025 Başakşehir FK vs Adana Demirspor
 25/05/2025 Beşiktaş vs Çaykur Rizespor
 25/05/2025 Kayserispor vs Bodrum FK
 25/05/2025 Konyaspor vs Alanyaspor
 25/05/2025 Trabzonspor vs Samsunspor
 26/05/2025 Hatayspor vs Fenerbahçe
 25/05/2025 Kayserispor - Bodrum FK Kayserispor ligde evindeki son 8 maçında hiç kaybetmedi  Kayserispor yenilmez
 26/05/2025 Hatayspor - Fenerbahçe Fenerbahçe ligde deplasmandaki son 9 maçında hiç kaybetmedi  Fenerbahçe yenilmez
Tarih Ev Sahibi Sonuç Konuk Takım
 11/05/2025 Kocaelispor 4 - 1 Keçiörengücü
 10/05/2025 Ümraniyespor 0 - 1 Manisa FK
 10/05/2025 İstanbulspor 3 - 0 Çorum FK
 10/05/2025 Şanlıurfaspor 0 - 1 Erzurumspor FK
 10/05/2025 Fatih Karagümrük 2 - 1 Iğdır FK
 10/05/2025 Yeni Malatyaspor 0 - 5 Gençlerbirliği
 10/05/2025 Sakaryaspor 2 - 0 Esenler Erokspor
 10/05/2025 Adanaspor 0 - 7 Boluspor
 10/05/2025 MKE Ankaragücü 2 - 0 Amed SK
 10/05/2025 Bandırmaspor 2 - 1 Pendikspor
Tarih Ev Sahibi Sonuç Konuk Takım
 03/05/2025 Batman Petrolspor 2 - 0 24Erzincanspor
 03/05/2025 İskenderunspor A.Ş. 0 - 1 Sarıyer
 03/05/2025 Karaköprü Belediyespor 5 - 1 Isparta 32 Spor
 03/05/2025 Beykoz Anadolu 1 - 2 GMG Kastamonuspor
 03/05/2025 Adana 01 Futbol Kulübü 4 - 2 İnegölspor
 03/05/2025 Fethiyespor 0 - 4 Sincan Belediye Ankaraspor
 03/05/2025 Altınordu 3 - 0 Afyonspor Kulübü
 03/05/2025 Altay 3 - 0 Kırklarelispor
 02/05/2025 1461 Trabzon FK 0 - 0 Kepezspor FAŞ
Tarih Ev Sahibi Sonuç Konuk Takım
 26/04/2025 Artvin Hopaspor 7 - 2 Bulvarspor
 26/04/2025 Muş Spor Kulübü 3 - 0 Anadolu Üniversitesi
 26/04/2025 23 Elazığ Futbol Kulübü 1 - 1 Kuşadasıspor
 26/04/2025 Bornova 1877 1 - 0 Kırşehir Futbol SK
 26/04/2025 Karşıyaka 2 - 0 Bursaspor
 26/04/2025 Tokat Bld Plevnespor 3 - 1 Silifke Belediye Spor
 26/04/2025 Düzcespor 2 - 2 Belediye Kütahyaspor
 26/04/2025 Ergene Velimeşe 2 - 1 Kahramanmaraşspor
GAZETEMİZ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


HABER ARA
YUKARI