Daha önce, Amerika’da Patriot-Globalist kavgasının büyüdüğünü Trump ve CIA arasında savaşın kızıştığını, 9 Kasım 2020 tarihinde Trump'ın bir anda Savunma Bakanı Mark Esper'i attığı bir tweet ile kovduğunu, yerine aynı gün Ulusal Terörle Mücadele Merkezi Direktörü Christopher C. Miller'i Savunma Bakanı olarak atadığını, 10 Kasım 2020’de Savunma Bakanlığı İstihbarat Savunma Müsteşarlığına da, Hazar Türkü Ezra Asa Cohen-Watnick'i  görevlendirdiğini, ayrıca 57 numaralı Milli güvenlik eylem muhtırasını (NSAM #57) etkinleştirerek, Merkez İstihbarat Acentasının (CIA) yetkilerini sınırlandırdığını yazmıştım.

Bu süreçte, ABD Başkanı Donald Trump'ın en büyük destekçisi Savunma İstihbarat Teşkilatı (DİA) oldu. Trump, seçimi manipüle eden Merkez İstihbarat Teşkilatı’na (CIA) karşı savaşını kazandı. ABD Savunma Bakanlığı Savunma İstihbarat Teşkilatı DİA çalışanlarının Almanya Frankfurt'ta, İspanya Barselona'da ve Kanada Toronto'da, “Dominion Voting Systems” yüklü sürücülerin bulunduğu CIA'ya ait mekanlara baskınlar düzenlediler, ABD seçimlerine yönelik siber saldırı gerçekleştiren network ağını kontrol eden sürücüleri ele geçirdiler. 

CIA Direktörü Gina Haspel’e, Küba'daki Guantanamo körfezi askeri üssünde bulunan askeri kampa götürülmesi sırasında, son başkanlık seçimlerine CIA olarak nasıl katkı sundukları konusunda itirafta bulunmayı kabul ettirdiler.  ABD Ordusu, Başkan Trump'ın destekçisi…

Pentagon, Trump'ı küreselci sermayeye karşı yalnız bırakmıyor. Ordunun darbe yapacağı tartışmaları gündemde. Hatta bu kapsamda ABD Genelkurmay Başkanı Mark Milley'in, geçtiğimiz hafta sonu üst düzey generaller ve haber sunucularıyla gizli bir video-toplantı gerçekleştirdiği ABD medyasında yer aldı. Daha da önemlisi ABD Genelkurmay Başkanı Mark Milley'ın, "Herhangi bir huzursuzluk anında ABD ordusunun hiçbir rolü olmayacak, Trump'ı Beyaz Saray'dan çıkarmak bizim görevimiz değil" sözleri kafaları karıştırdı. Kibarcası diyor ki; paçanız sıkıyorsa gelin çıkarın!..

Aslında bu hazırlık yeni değil. Haziran ayında Trump, valilere, Genelkurmay Başkanı General Mark Milley'i, toplumsal olayları bastırmak için "sorumlu" olarak atadığını söylemişti. ABD Genelkurmay Başkanı Mark  Milley, devlet ve yerel yetkililerin ayaklanmalarla başa çıkmasına yardımcı olacak "Merkezi Komuta Merkezi”nin bir parçası.  Mark  Milley'e bağlı 17.000 Ulusal Muhafız, 23 eyalette ve Washington DC'de 6 aydır parmakları tetikte bekliyor. Ulusal Muhafızlardan başka, Amerika Birleşik Devletleri ve Kanada'da siyasi şiddeti teşvik eden ve bu şiddete başvuran aşırı sağcı, neo-faşist ve yalnızca erkeklere yönelik bir siyasi örgüt The Proud Boys da Trump'ı destek mitinglerinde ön safta.  Gavin McInnes'in 2016’da kurduğu örgütün şimdiki başkanı Enrique Tarrio. Demokratların kışkırttığı Tom Amcalara karşı ve Trump’a destek mitinglerinde Proud Boys milisleri, sarı ve siyah kıyafetleri ve kurşun geçirmez yelekleriyle yer alıyorlar. Taraftarı çok. Öyle ki resmi geçit gibi yürüyüş yaptıklarında  kalabalık tarafından düzenli olarak alkışlanıyorlar.

Aşırı sağcı, ırkçı The Proud Boys Örgütü Facebook, Instagram, Twitter ve YouTube gibi sosyal medyada yasaklı. Teksas'tan internet üzerinden yayımlanan Genesis Communications Network'da Alex Jones Show'un sunucusu ve aşırı sağcı komplo teorisyeni, Alexander Emric Jones kısaca ona Alex Jones diyorlar. Geçtiğimiz Cumartesi günü Washington DC'de Trump yanlısı bir mitingde, eski başkan yardımcısının (Joe Biden) "bir şekilde görevden alınacağını" söylemesi, ABD kamuoyunda, Başkan seçilen Joe Biden'ı tehdit etmiş gibi algılandı. Alex Jones, Joe Biden ve küreselci kraliyetçi Demokratlara sövüp sayıyor. Alex Jones, QAnon hareketinden ve ABD Başkanı Donald Trump'ın, "Şeytan'a tapan pedofil bir elite karşı mücadele ettiğini" öne sürüyor.

ABD Federal Soruşturma Bürosu (FBI) geçen yıl "Komplo teorisi odaklı aşırı iç gruplar" konusunda bir uyarı yapmış ve QAnon'u potansiyel bir iç güvenlik tehditi olarak sınıflandırmıştı. Jones diyor ki, "Şeytan'a tapan pedofili küreselcilerin yeni dünya düzenine  ve onların yürüyen ölü bedeni zombi, Joe Biden'e asla geri dönmeyeceğiz ve onu asla tanımayacağız"  “Carthago delende est / Kartaca yıkılmalıdır" Trump’ın şahsi olarak Joe Biden ile meselesi yok. Onun sorunu, Amerikan halkını iliklerine kadar sömüren Küreselciler ve onların lejyoneri politikacılarla. Bu sebeple her fırsatta “seçimi biz kazandık, zaferimizi çaldılar” diyor. Bu haliyle Romalı Senator Cato'ya ne kadar çok benziyor? Romalı Senator Cato, senatoda her konuşmasını “Carthago delende est” yani "Kartaca yıkılmalıdır" sözleriyle bitirirmiş. Kartaca sonunda yıkılmış, hayatta kalanlar köle olarak satılmış. 

Başkanlık seçimleri bitmesine rağmen Donald Trump'ın Amerika'yı 40 gün boyunca sallayan çılgın yasal saldırısı sürüyor. Trump'ın başkanlık seçimlerinin sonucunu tanımayı reddetmesi, direnmeyi başaran Amerikan kurumlarının gücünü ciddi şekilde test ediyor.  Biden’ın kazandığının resmileşmesi halinde Trump’ın, seçim sonucunu iptal ettirme çabası, ‘yasal olanaklar’ açısından artık çok daha zor olacak. Ama bununla beraber Trump’ın yenildiğini kabul edeceğini bekleyenlerin sayısı da çok az. Çünkü Trump'ın yakın çevresi, seçimi kaybetmediğini ve başkanlığın elinden hile ile alındığı propagandasını sürdüreceğinden emin.  Nitekim Trump’ın kampanya danışmanı Jenna Ellis, geçen ay Trump’ın önemli tarih olarak gösterdiği 14 Aralık Seçiciler Kurulu oylamasını önemsizleştirerek, sonucun ancak 6 Ocak günü Kongre’de Seçiciler Kurulu oylarının sayımının resmen yapılacağı gün resmileşeceğini savunması, Trump'ın çok farklı bir hazırlık içerisinde olduğunu gösteriyor. 

Sözünü ettiğim çok farklı hazırlıkla ilgili 2008'den beri New York Times Op-Ed köşe yazarı olan Charles M. Blow; Trump'ın seçim sonucunu altüst etme çabasının Kongre'deki birçok Cumhuriyetçi tarafından desteklediğini, bunun kansız bir darbe girişiminden başka bir şey  olmadığını, Trump’ın bir demokrasi perdesinin arkasında bir diktatörlük işletmek için meşru bir şekilde kazanmadan gücü kullanmak istediğini, çetesini manipüle etmek ve ona karşı çıkan kitleleri etkisizleştirmek çabasında bulunduğunu belirterek, asıl bomba ifadesini sona saklıyor ve diyor ki, "Evet, isteseniz de istemeseniz de Trump, bir darbe girişiminde bulunuyor."

Trump’ın diğer avukatı Rudy Giuliani ise, “Anayasada resmi başkan değişimi için anılmış tek tarih, 20 Ocak günü saat öğle 12:00’’ diye konuşarak, iddialarını, davalarını ve bazıları şiddet olaylarına yol açan kampanyalarını sürdürecekleri konusunda kararlılıklarını sergiledi. ABD Seçiciler Kurulu’nun toplanması hatta toplantıda, 306 delegenin Demokrat Partili Joe Biden'ı ABD'nin 46'ıncı başkanı olarak seçmek üzere oy kullanması kavgayı bitirmeyecek. Neden mi?  Trump, 3 Kasım seçimleri sonucuna göre, koltuğunu koruduğuna ilişkin umudunu hala sürdürüyor. Bunu boşuna kuru bir umut sendromu sanmayın.  Nitekim Pazar günü, Amerikan Fox Haber kanalında yayınlanan bir programa katılan Trump'ın, seçim sonucuyla ilgili olarak, "Hayır, daha bitmedi" demesi, bence önemsenmeli. Trump; "Bir hayalim var" diyerek, başkanlık koltuğuna çöreklenen, Sam Amcanın ayakçısı modern Tom Amca Barack Hussein Obama gibi boş-beleş bir adam değil. Trump ve ekibi, var güçleri ile seçimin sonucunu geri çevirmek için hukuk mücadelesi veriyor. Önce yasal yolları deniyorlar. İç hukuku tüketiyorlar. Askeri güç kullanmayı en son çare olarak gördükleri söylenebilir.

Trump’ın; "Devam edeceğiz. Birçok yerel davamız var. Biliyorsunuz bazı eyaletlerde hileye kurban gittik, seçim bizden çalındı. Hepsini kazandık. Pennsylvania'yı kazandık. Michigan'ı kazandık. Georgia'yı açık ara kazandık" ifadelerini ısrarla kullanması bilinçli bir eylem. Çünkü Trump ve ekibinin kilit eyaletlerde 3 Kasım'da elde edilen seçim sonucunu geri çevirmek için eyalet mahkemelerinde ve federal mahkemelerde açtığı 50'den fazla dava, reddedildi.  Son olarak Anayasa Mahkemesi, Teksas eyaletinin Biden'ın kazandığı dört kilit eyalet olan Georgia, Pennsylvania, Michigan ve Wisconsin'de seçim sonuçlarının geçersiz kılınması talebiyle yaptığı başvuruyu geri çevirdi. Trump, Joe Biden'ı deli ediyor! Trump, ABD Başkanı seçilen Joe Biden'in oğlu Hunter Biden'ın 2020 başkanlık kampanyası sırasında soruşturma altında olduğu konusunda ülkeyi uyarmak için "adım atması" gerektiğini söyleyerek Başsavcı Bill Barr'ı eleştirmişti. Haklı olduğu anlaşıldı. Pazar günkü bir habere göre, Hunter Biden, mahkeme celbine göre,  vergi kaçakçılığı, kara para aklama, Ukraynalı enerji şirketi Burisma ile yaptığı çalışmalar, Çin'deki ABD aleyhine anlaşmalarla suçlanıyor. 

Biden ailesini itibarsızlaştırma bunlarla sınırlı değil. Joe Biden'in eşi  İtalyan asıllı Sicilyalı Jill Biden, seçim sonrası dereyi görmeden paçayı sıvadı ve kendisini erkenden First Lady ilan eden küreselci medyanın gazına geldi. Orda-burda isminin önüne “Dr.” titrini koydu. Northwestern Üniversitesi eski çalışanlarından Joseph Epstein, Wall Street Journal'de yayınladığı makalesinde First Lady seçilen Jill Biden'ın "Dr." unvanını kullanmaması gerektiğini, çünkü onun akademik unvanı hak etmediği, “çakma Dr.” olduğunu yazınca kızılca kıyamet koptu. Northwestern Üniversitesi ise Jill Biden'e sahip çıktı, Joseph Epstein'ı kadın düşmanı ilan etti, ayrıca eski çalışanlarının ismini üniversite listesinden sildiler. Aklıma gelmişken bu zilli, pardon Jill Biden ile aynı okuldan mezun olmakla pirim yapanların yakında, Türkiye’de ipliği pazara çıkar mı acaba? Trump’ın yol haritası; önce Sıkıyönetim ilan edilecek sonra küreselci kraliyetçiler, FISA "Askeri Mahkemeleri"nde yargılanacak! ABD Ordusu, Ulusal Muhafızlar sıkıyönetim için hazır. Sıkıyönetim sonrasında açılacak mahkemelerde çok sayıda üst düzey isim, yabancı ülke devletleri ile casusluk bağlamında irtibat kurdukları için vatana ihanetten yargılanacaklar. Bu süreçte, ABD Başkanının görevlendirme yetkisine sahip olduğu, “Foreign Intelligence Surveillance Act" kısa adı ile FISA "Askeri Mahkemeleri" devreye girecek. Sonrası Demokratlar ve onların yandaşları açısından yandı gülüm keten helva durumu. Ne düşündüm biliyor musunuz?

Mevcut AK Parti hükümeti, Joe Biden'e göre pozisyon belirlemekte acele etmiş olabilir mi? Siz ne dersiniz? Topun ağzında kimler yok ki? Temsilciler Meclisi İstihbarat Komitesinin İstihbarat Modernizasyonu ve Hazırlık Alt Komitesi Başkanı, Future Forum'un kurucusu, Rusya'nın 2016 seçimlerine müdahale ettiği  yalanının mimarı Eric Swalwell'in Çinli kadın ajanla ilişkisi nedeniyle Kongre'den kovulmasının  ardından başka isimler için de işlem yapılacak. Bu Swalwell, Türkiye'nin 2019 yılında kuzeydoğu Suriye'deki terörist gruplara yönelik askeri operasyonunu sert bir dille eleştirmiş ve Türkiye’nin, NATO üyeliğinin askıya alınması çağrısı yapmıştı.

2019'da MSNBC’nin “Hardball” isimli programına katılan Swalwell, gazeteci Chris Matthews’ün sorularını yanıtlarken bir anda gaz çıkarmış,  kısa bir süre sessiz kalmış ve hiç bir şey olmamış gibi daha sonra sözlerine devam etmişti. Kusura bakmayın ama osuruktan bir adam. Çoğunluğu kongre üyesi olan siyasilerden ve senatörlerden oluşan 40-45 kişilik bir grubun ya hapse girmesi ya da istifa edip, devlet için çalışması teklifi götürülecek. Bu operasyonların ardından hem Kongre hem de Senato, Trump'ın eline geçmiş olacak. Bizimkisi bir “aç tavuk, darı ve ambar hikâyesi”; belki göle çaldığımız maya, yoğurt tutar. Trump’ın ekibinden, Amerikalı avukat ve eski federal savcı Sidney Powell'in Guantanamo’da, Gina Haspel ile 45 dakikalık bir görüşme yaptığı ve aynı gün tekrar ana karaya döndüğü söyleniyor. İnsan merak etmiyor değil, Gina Haspel poposunu kurtarmak için kim bilir ne tavizler verdi, ne itiraflarda bulundu? 

Aktardığım bilgiler ışığında, Trump'ın “Seçimi kazandık, Beyaz Saray’ı gaptırmam!..” söyleminin hiç de boşuna olmadığı söylenebilir mi? Bu arada, Trump'ın hamlelerine karşı Demokratların, United Kingdom ile işbirliğine giderek, ABD’yi, BM'ye şikayet edip, Trump'ın diktatör ilan edilmesi ve BM'nin ABD'ye müdahale etmesi için başvuru hazırlığı yaptıkları da ifade ediliyor. ABD'de yaşayan Türk Gazeteci Cemal Tunçdemir’den bir alıntı; Stand-up komedinin öncü isimlerinden komedyen Mort Sahl, Soğuk Savaş yıllarındaki bir gösterisinde, Amerikan politik yelpazesini tasvir ederken, “Politik yelpazenin en solunda Amerika Komünist Partisi var. Küçük bir parti. Üç bini FBI ajanı olmak üzere toplam 4 bin üyesi var’’ şakası yapıp devam edecekti; ‘’Halkın çoğunluğu yelpazenin ortasında toplanmış. Çünkü, en sola gittikçe işinizi kaybetme riski, en sağa doğru gittikçe de, katılmanız gereken toplantı, sohbet, ayin sayısı artar.”