Antalya’da Yeşili Donduralım! -1

Bu yazıyı ilk kaleme aldığım günden bugüne 10 yıldan fazla zaman geçti. Yazıya konu kent içinde ve yakın çevresinde bazı yeşil alanlar azalmış olsa da hala yeşil alan, tarım alanı olma özelliğini korumayı başaran kent içinde bölgeler bulunuyor. Dün yeşili donduralım demiştik, 10 yıl sonra hemen şimdi” yeşili dondurarak yeşil alanları koruyalım diyorum. Yoksa yarın yakın gelecekte nüfus yoğunluğu artan bir Antalya’da yaşamak çok güç olacak! Şimdi söz konu yazımı paylaşmak istiyorum.

Yeşili Donduralım!

Su sıfır santigrad derecede donar.

Pekala bitki, yani yeşil kaç derecede donar?

Mutlaka sıfırın altında, denildiğini duyar gibiyim…

Doğrudur, bitki özsuyunun iletim kanallarındaki yaşamsal hareketi durduğunda yaşam sona erer… Buna göre bitkilerin geneli “yeşil“ kavramıyla ifade edildiğinde; “yeşili dondurmak“ olumlu bakılacak bir durum değildir. Çünkü donan her yeşil; doğadan ayrılan bir “oksijen üretim fabrikasının“ yok olması demektir.

O halde; doğrudan sözcük anlamıyla bakıldığında “yeşili dondurmak“ demek; yeşil örtünün kaybolması, oksijen üretiminin azalması demek oluyor. Böyle bir durumun gerçekleşmesi kesinlikle arzu edilecek bir durumu ifade etmiyor. Çünkü yeşili korumak, yeşil örtüyü muhafaza etmek ve geliştirmek tüm insanlığın görevidir, görevi olmalıdır.

Bu durumda yazının konusu yukarıda ifade edildiğinden farklı bir anlam taşıyor. Buna göre “yeşili dondurmak“ kavramsal olarak “yeşili yok etmek“ anlamına gelmiyor. Tam tersine her nerede varsa o yeşil örtüyü olduğu gibi korumayı ve geliştirmeyi ifade ediyor.

Bu nedenle bu yazı; önemli bir isteği, arzuyu ve ideali konu olarak ele alıyor ve dolayısıyla bu yönüyle iddialı bir yazı ! Yada biz öyle olmasını istiyoruz.

Ve ÇALIŞMA YÖNTEMİ; süreci bugünkü tarih itibariyle, yukarıdan bir fotoğraf çekerek başlatıyoruz. Fotoğrafta görünen yeşil alanları donduruyoruz, sabitliyoruz ve bu alanları  korumaya alıyoruz…

Ve biz bu çalışmayı, kısaca “YEŞİLİ DONDURALIM“ diye ifade ediyoruz.