Dostlar, yaşadığım bazı olumsuzluklar nedeniyle iki ay gibi bir süre yazma imkanım olmadı dolayısıyla sizlerden uzak kaldım ama kamuoyunu meşgul eden ve öncelikle gündeme gelen konulardan istesem de uzak kalamadım.

Türkiye’nin birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğu günümüzde siyaset arenasındaki rezillikler sağduyu sahibi her vatandaş gibi beni de ilgilendiriyor.

Diktatör şarkı korosu, Partilerine mensup bazı belediyelerinin halkın ev ve işyerleri ile ilgili keyfi emlak vergi uygulamaları karşısında sessiz kalırlarken, iktidar partisinin bazı belediye başkanları ile ilgili uygulamalarına tepkileri daha da fazla ilgilendiriyor.

Okuyan dostlarım bilir, bilmeyenler de yayınlanan ‘köpeksiz köy bulmuşsunuz’ ve ‘özürleri kaba hatlarından daha beter’ başlıklı yazımı okusunlar, okurlarsa ne demek istediğimi anlarlar.

Söz konusu o yazılarımda bazı belediyelerin sınırsız emlak vergi artışlarına kamuoyu adına tepki gösterip eleştirmiştim…

Belediyelerin haddini  aşan bu uygulaması kamuoyunu yakından ilgilendirdiği halde diktatör korosu partililerce göz ardı edilerek politikaya kurban edilmişti, yüz binlerce vatandaş itiraz etme adına ilgili mahkemelere üç yüz liraya yakın harç parası yanında avukatlara da üç-beş bin lira ödenen paralar onları ilgilendirmiyordu...

Bu konuya sahip çıkılması gerekirken her fırsatta Sayın Cumhurbaşkanını diktatörlükle suçlayan bu koro, diktatörlere şapka çıkartacak uygulama yapan belediyelerine ses çıkartmamışlardır…

Malum partinin sözde halkçı silahşorlarına rağmen “Diktatör“ denilen Sayın Cumhurbaşkanı bu konuya neşteri vurdu, bakanlar kurulu kararıyla keyfi uygulamalar yapan sözde halkçı bazı belediyelerce % 100 ile  % 1339 kat artırılan emlak vergisine müdahale etti ve sınır getirdi keyfi uygulamalarına son verdi…

Sözde diktatör(!) Sözde halkçıların aksine halkın mağdur edilmesine geçit vermedi gerekeni yaptı, böyle diktatöre can kurban, sormadan geçemiyorum,  acaba diktatörlükle idare edilen hangi bir ülkede diktatöre bu kadar hakaret etme imkânı vardır?

Ağzını açan sözde siyasetçi, gazeteci, sözde bilim ve ilim adamı devletin başına fütursuzca hakaret edebilmektedir, cumhuriyet tarihinden bu döneme kadar bir cumhurbaşkanına benzeri edepsizlik yapılmışmıdır?

Bence diktatör; kanunları hiçe sayarak halkın oturduğu eve, ekip diktiği araziye göz diken emlak vergilerini bin kat artıran ben yaptım oldu diyen zihniyettir.

Genel başkanları bir yana Trakya’da yalınayak bir belediye başkanı ve aynı partinin mensubu bazı densiz siyasetçiler yeterince oy almadıkları halde seçilen ve silahın gölgesinde gelmiş cumhurbaşkanlarına gıkları çıkabiliyor muydu? Ben şahit olmadım.

Halkın % 51’inin iradesiyle seçilmiş cumhurbaşkanını fütursuzca eleştirmeyi bunlar hizmet sanıyor.

Türkiye üzerinde oynanan oyunlara at gözlüğüyle bakıp, PKK’nın emir eri olan siyasi partiye göz kırpan bu siyasetçiler malum belediyelerinin vatandaşların evine, arazisine ortakmışçasına uyguladıkları emlak vergilerinden söz edemezlerken görevden alınan belediye başkanlarının avukatlığını yapmalarının altında yatanları vatandaş bunlardan daha iyi biliyor, bu şovlarının demokrasiyle filan alakası yoktur. Demokrasi, anayasa babayasa bunlar için sadece bir ‘şov’söylemidir.

Sağduyu sahibi vatandaşlar bu demokrasi havarilerine emlak vergi artışlarına itiraz  için açtıkları davalara ödedikleri paralar için bireysel dava açıp zararlarını temin etmelerini rica ediyorum…

Ediyorum çünkü demokrasiyle idare edilen hiçbir ülkede böyle bir rezillik olamaz, 2014 yılında  gayrimenkuller için tesbit edilmiş olan asgari ölçüde birim değeri metrekaresi “112” tl iken 2018 yılı için geçerli olmak üzere metre karesi tam 1.500.00 ye çıkartılamaz.

Anlayasının 125 maddesinde düzenlenmiş olan “İdarenin her türeylem ve işlemine karşı uygulamalardan zarar görenler olarak 2577 sayılı İdari yargılama usulü kanunu çerçevesinde dava açma yanında mağduriyetlerini temin hakları vardır, diktatörlük söylemle değil eylemle olur bu uygulamanın adı diktatörlüktür…