Sözün sırası gelmişken söylemek istiyorum; “Vermediğin uçağını al başına çarp.” Amerikan “The Drive” dergisinde yayınlanan bir yazıda, şu anda dünyadaki F-35 jetlerinden 46’sının motorlarının çalışmadığı, çok sık arıza yapması nedeniyle, ABD tarafından geri çağrıldıklarını açıkladı... Hani ABD'ye parasını yatırdığımız ve üretim ortağı olduğumuz halde Türkiye'ye vermeyi reddettiği o uçaklar...İyi ki vermedi bu uçan tabutları Sam Amca! Tepe tepe kendileri kullansınlar. Alsın başlarına çarpsınlar...  

“Kendi uçağını kendin yap” mottosu ile Türkiye, dünya da adından söz ettirdiği insansız İHA – SİHA’larla söz ettiren ve şimdi de Türk savaş uçağı projesi de hızla ilerliyor... Milli Türk jetlerinin filolar halinde havalanma tarihleri, Türkiye Cumhuriyeti'nin yüzüncü yılında semalarımızda uçmaya ve düşmana korku salmaya başlayacak... Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Türk Mühendislerin sayesinde o şanlı tarihe ulaşmamıza az kaldı...  

Yurt dışında tanıştığım gazeteci yazar bir arkadaşım tarafından rahatsızlığımdan dolayı gönderdiği mesajında “Vahap Bey Allah size sağlık versin… Ülkenizde o kadar ruh hastası var ki hala yaşamanız bile mucize, sağlıkla kalın...” diye mesaj göndermiş… 

Düzgün ve dürüst insanları tenzih ederim. Önce siyasette, sonra bazı insanlarda Türkiye'nin görmezlikten gelinen ciddi sorunu bazı insanlarda bulunan ruh sağlığıdır. Siyasetçilerin bazılarını ayrı tutmuyorum. Aslında bunun araştırılması gerekir...  

Havalarda ki değişim, ısı mevsim normallerinin üstündeyse, hiç değilse bizler normallerin üstüne çıkmayalım...  

Pozitif, negatif, temaslı, temassız, karantina… Hayat bu olgular çevresinde seyrediyor. Yasak olmasına rağmen, düğünlerde, Asker uğurlamalarında hala silah atıp ölümlere neden olanlar. Standart dışı düzenlemeyle arabalarının ve motosikletlerinin egzozlarını ve motorlarını olağanüstü gürültü aygıtına dönüştürüp trafikte fink atanlara ne zaman “dur” denilecek? 

85 milyon nüfuslu Türkiye de 16 milyon kurbanlık satılmış. Kurbanlıklara halkın ilgisi olmadı bu Kurban Bayramı’nda! İnsanlar zaten kendileri kurbanlık... Siyasette, ekonomide, pandemide, trafikte, günlük yaşamın zor ahkâmları içinde... 

Bayram sofraları çok pahalıya donatılabildi! Sanki normal sofralar ucuza donatılıyor da!..  

İkinci yarı maaşlara zam gelmeden Elektrik, Doğalgaz’a yapılan yüzde 15’lik zam, emekliye yapılan yüzde 8.45’lik zammı fazlasıyla katladı gitti. Ayrıca Bayram öncesi emtiaya ve bütün yiyeceklere satıcılar tarafından acımasızca bindirilen fiyatlara baksanıza. Allah’ın hıyarı ve karpuzu, kavunu bile pahalılıktan nasibini aldı…  

Market ve satıcılar denetlenmeli, fahiş fiyatlar almış başını gidiyor. Dur diyen yoktur. “Serbest piyasa” bu demek değildir. 

Hiçbir şey anti demokratik olmamalı. Her şey demokrasi ve hukuk çerçevesinde olmalı ve halk kandırılıp pahalı yiyecek alınmaya zorlanmamalıdır. Devlet bu duruma müdahale etmelidir…    

Karadeniz’in birçok ilinde meydana gelen Sel felaketleri insan hataları nedeniyle felaketler yaşandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Devlet, Bakanlar, anında vatandaşının yanında olup ekiplerle birlikte yaraları anında sarmaya başladı… 

Sel felaketleri sadece Türkiye değil Avrupa’yı da vurdu. Almanya ve Belçika'da çok sayıda ölüm ve büyük yıkıma neden olurken, selden İngiltere de nasibini aldı. ABD'de ülke tarihinin en büyük orman yangınları tetiklendi. Değişen iklim koşulları gelişmiş ülkeleri de vurmaya başladı...  

Carl Gustav, demiş ki; “Kimse bir başkasını yargılayabilecek kadar kusursuz değildir. Ama bazıları kendinde bu hakkı görebilecek kadar kusurlu ve hadsizdir.” Çevremizi kirletmekten vazgeçelim.  İnsan kirliliğinin içinden pembe panter geçse kara panter olurdu…