“...Ve isteseniz de istemeseniz de ‘değişim’ geliyor...”

İklim aktivisti Greta Thunberg’in BM’de Dünya liderlerine yaptığı konuşmada benim cımbızladığım cümle işte bu oldu;’isteseniz de istemeseniz de değişim geliyor!’

Malum bu ara ülke olarak aklımız, fikrimiz,kulağımız değişimden yana gelecek haberlerde olduğu İçin ‘algıda seçicilik’ hakkımı kullandım sanırım.

Hadi bu cümleyi güncelimize uyarlamaya...
Temizlik-değişim;her alanda ve ciddi anlamda yapılmazsa bırakın arınmayı tam aksine elde olan sağlıklı hücrelerde ya yitirilir ya da evrim geçirip tehlikeli bir boyuta geçebilir!

Cumhurbaşkanı Erdoğan değişim sinyallerini uzun zaman önce vermişti.Bu sinyale herkes ‘oleeyy’ nidalarıyla şapka fırlattı fakat büyük coşku uyandıran bu sinyalin arkası gelmeyince  ‘hüsranlar yine hep bana’ diyen vatandaş küstü,kırıldı,kabuğuna çekildi...

‘Ah keşke demir tavında dövülseydi’ demekle birlikte ‘halâ umutla bekliyoruz’ diyen büyük bir kesimin sesini de aktarmak istiyorum.Sizi bilmen fakat ben Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çok zeki olduğuna inanıyorum ve bu konuda da vardır bir bildiği diyorum.

Evet beklenen değişimler yaşanmadı fakat gel zaman git zaman ‘istesekte istemesekte değişim arzusu’ kapımıza dayandı.Hemde koskoca ülkenin Cumhurbaşkanı çıkıp açık açık ‘yeter artık benim adımı kullanarak oyunlar çevirmeyi bırakın’ dedi.Güneydoğu deyişiyle ‘hasutluğu’ yani kıskançlığı ve dedikoduyu da bırakın dedi. Adam dibine kadar haklı!Ruhun,fikrin,zikrin, eldekilerin ve heybedekilerin boşaltılıp bakım yapma,kirinden-pasından arındırma zamanı geldi de geçiyor.

Zaman ve sabır gerektiren bu değişimlerde öncelik vatandaşın yüreğine su serpecek ve ‘senin yanındayım’ dedirtecek değişimlere verilmeli çünkü bundan sonraki büyük temizlikte vatandaşın desteği çok önemli olacak!Lafı uzatmadan temizlenme adına üç beş maddeyi ‘gönüllü danışman’ olarak yazayım hemen;
**Siyasi teşkilatlar komple kapatılsın!Toplumu yansıtmayan,rahatsız eden,üretmeyip tam aksine tüketen parti teşkilatları kapatılmalı ve yerine polemiklerden uzak kamu kurumu gibi çekirdek bir yönetim şekli benimsenmeli.Seçimden seçime de profesyonel kurumlar ile kampanyalar yürütmeli adaylar ve siyasi partiler...

**Siyaset mayalı ‘sözde’ sivil toplum kuruluşları devletin yakasından bir an evvel silkelenmeli!Parti işleyişlerinden nemalanmak adına kurulan,hiçbir işleyişi olmayan,evrak üstünde şişirilip gerçekte üye ağırlığı olmayan bu oluşumlar tehlikeli boyutta!Valilerin,kaymakamların,kurum müdürlerinin kabusu haline dönüştüler bilginiz olsun!
**’Kol kırılınca yen içinde kalmasın’ artık kurban olayım!Devletin itibarını korumak adına yapılan yolsuzluk ve usulsüzlüklerin deşifre edilmemesi vatandaşa güven vermiyor tam aksine büyük hayal kırgınlıklarına ve tepkilere yol açıyor!Çünkü devir iletişim devri ve herşey anında vatandaşa ulaşıyor...

Bununla birlikte bu işlere bulaşanların sadece yerinin değiştirilmesi de yetmiyor!Vatandaş unutmuyor!Mahkemeye verilmeli,yolsuzluk miktarı faiziyle geri alınmalı ve hatta gerekiyorsa görevinden alınmalı sıkıntılı kamu görevlileri...
Misal bir şehrin kaderi ‘bir özel kalemin çıkar girdabına’ mahkum edilmemeli!Üstelik yaptığı tüm usulsüz işler aleni ortadayken!

**Ankara’ya karşı ‘el pençe divan’ duran sokaklarda militan tavırlar ve söylemler dile getirenlere devletin tüm kapıları kapatılmalı!Misal kişi önemli bir oluşumun başında olmasına rağmen ne şiş yansın ne kebap mantığıyla büyük ihalelerde yer alıyor,işini en üstten çözüyor,protokollerde yer alıp bu kavramın tüm nimetlerinden faydalanıyor,sokaklarda devletin işleyişine çomak sokmaya çalışıyor,valizle yurtdışına dolar kaçırıyor...Sonra da tüm bunlara şahit olan vatandaş Ahmet Kaya’nın yanık nağmesinde ‘bu ne yaman çelişki’ diyor.Görünen bu tablo karşısında da iki grup oluşuyor.Birinci grup bu olumsuz emsalleri kendine idol kabul ederek ilerleyenler ikinci grupta ta canı gönülden vatan-devlet-millet odaklı emek verirken küstürülenler!

En tehlikelisi de bu bana göre küsenler çünkü “vücudu koruyan antikorlar varolduğu sürece mikroplar ile başarıyla mücadele edilir...”