2024 yılının son köşe yazısını yazıyorum. 2025 yılı hayırlara vesile olsun temenisiyle. Aslında bugün bu köşe yazımı yazmak yerine ülkemizde ve insanlarımızda yaşanan sıkıntılar, hayat pahalılığını yazmaktı. 2023- 2024 yılı içerisinde Türkiye olarak bir biri ardına yaşadığımız felaketler, bizleri yaşamaktan asla yıldırmadı. Herşeyi Devletten beklemekte zordur. Biz insanlarda ihtiyaç sahibi olan kurum ve kuruluşlara insanlarımıza sahip çıkmalıyız…
Tarihi Basmane Hatuniye Derneği Aşevi olarak Hayırsever insanlarımızın bizlere duyduğu güven çerçevesi içerisinde, sokakta kalan evsiz ihtiyaç sahibi insanlarımıza havaların soğumasıyla sabahları yüzlerce kişiye çorba dağıtımı ve her gün, içerisinde mutlaka et olan üç çeşit yemekleri ücretsiz ikram ediyoruz. Üniversite de okuyan Tıp, Hukuk, Mimarlık, Mühendislikte okuyan öğrencilerimize Hayır sahiplerinin yardımlarıyla burs veriyoruz. Allah hayır sahiplerimizi eksik etmesin. Her geçen günde sayılarını arttırsın inşAllah…

Hayatımıza her konuda giren Teknoloji ve sosyal medyadan söz edecek olursa, iyiye kullanırsak çok faydalı. Kötüye kullanırsak başta çocuklarımız olmak üzere çok zararlıdır. Teknoloji, insanlık tarihinin en büyük dönüm noktalarından biri olarak yaşamın her alanında etkisini hissettirmeye devam ediyor. İnovasyonlar, iş dünyasından eğitime, sağlıktan toplumsal yaşamın düzenlenmesine kadar sayısız fayda sağlıyor. Ancak bu yeniliklerin, her zaman beraberinde getirdiği bir bedel de var. Teknolojinin yararlarını ve zararlarını ele alırken, aslında insanlık olarak bu araçları nasıl kullandığımızın önemini bir kez daha fark ediyoruz!

Teknolojinin sunduğu avantajlar, yaşam kalitemizi artırırken geleceğe umutla bakmamızı sağlıyor. Sağlık alanında yapay zekâ destekli teşhis sistemleri, robotik cerrahi ve uzaktan hasta takibi gibi yenilikler, yaşamı kurtaran ve kolaylaştıran çözümler sunuyor. Eğitimde ise bilgiye erişimin demokratikleşmesi, uzaktan eğitim ve sanal gerçeklik tabanlı öğrenim yöntemleri sayesinde fırsat eşitliği
sağlanıyor…
İş dünyasında ise otomasyonun yükselişi, üretim süreçlerini hızlandırıp maliyetleri azaltırken, yenilikçi iş modellerinin önünü açıyor. Akıllı şehir projeleri gibi teknolojiler, hem çevresel sürdürülebilirlik hem de toplumsal verimlilik açısından devrim niteliğinde faydalar sunuyor. Ancak her yeniliğin bir risk barındırdığı da bir gerçektir. Veri güvenliği ve mahremiyet ihlalleri, dijitalleşmenin en büyük problemlerinden biri haline geldi. Artık kişisel bilgilerimiz, dijital dünyada tahmin edilemeyecek şekillerde kullanılabiliyor. Ayrıca, otomasyonun iş dünyasına entegrasyonu, bazı sektörlerde iş kayıplarına neden olarak toplumsal eşitsizlikleri artırma potansiyeline sahip. Çevresel açıdan ise elektronik atıkların ve artan enerji tüketiminin doğaya verdiği zararlar göz ardı edilemez…

Türkiye’nin Bilişim ve vizyonu doğrultusunda, teknoloji yatırımları sadece toplumu ileri taşımakla kalmayacak, aynı zamanda olası risklere karşı da önlem alınmasını gerektirecek. Güçlü bir dijital altyapının inşası, teknolojinin faydalarını maksimize etmek de şarttır. Ancak bu süreçte veri güvenliği, çevresel sürdürülebilirlik ve bireylerin dijital farkındalığının artırılması gibi konuların da göz önünde bulundurulması kritik önem taşımaktadır...

Bir yazılım uzmanı olarak şunu belirteyim, Teknoloji, ne iyi ne de kötüdür; onun nasıl kullanıldığına, kullanılacağına bağlı olarak etkileri değişir. Bilinçli bireyler, sorumlu şirketler ve akıllı devlet politikalarıyla teknolojinin zararlarını minimize ederken, faydalarını maksimize etmek mümkün. İnsanlık olarak yapmamız gereken şey, teknolojiyi bir araç olarak görmek ve onun sunduğu fırsatları doğru yönde kullanarak, hem kendimiz hem de gelecek nesiller için daha iyibir dünya yaratmaktır…