Konuyla ilgili olarak mağdurları temsilen bir açıklama yapan Ahmet Gündüz, “Bazen öyle haksızlıklara kurban olursunuz ki diyecek hiçbir şey bulamazsınız. İşte o an sözün bittiği en son noktadır” diyerek yaşanan mağduriyetle ilgili olarak şu açıklamayı yaptı:

“ Yüreğiniz tıkanır kalbiniz paramparça olur soluk alıp veremez ve bir öksürük nöbeti içersinde bulursunuz kendinizi. Bu öksürük nöbetleri yılların en acımasız mağduriyetlerini yaşamış olmanın getirdiği ızdırapların sese dönüşmüş halidir.

 Evet! Bu yıllardan beri verdiği hukuk mücadelesinde sürekli hakim değişmesi ve bunun gibi benzeri sebeplerle bir türlü tapu kadastro davası sonuçlanmamış ve bu arada dava sürerken kahrından ölen bir çok yakınını kaybetmiş bir davanın adıdır. "Osman Erhan Çığ" Kendisinin 1985-86 yılına kadar vergisini ödediği arazisi 1992 yılında hiçbir yerinde kontrol yapmayan birileri tarafından yok sayılıp tapusu iptal edilmiş.

 Osman Erhan Çığ, en çileli mağduriyeti yaşayan bir arazi sahibi. Daha doğrusu dededen babadan kalan T.C tapusu yok sayılan hakları gasb edilen birisidir. İzmir Balçova Termal otelinin üst kısmında yeşilin her tonuna rastlayacağınız 11500 dönümlük bir arazi ve bu arazi İzmir Kadastro mahkemesinin 2004/15 esas sayılı davasında geçmekte. İzmir ili merkez ilçesi Balçovamahallesi Kızılçukur mevkide İçinde 5000 armutluk alan diye yazılan. Güneydoğusunda(Şarkan)Fona deresi Gerken:Koca kavak ve bazan Tarık Kuzeyinde (Şimalen)ılıca deresi doğusu(Cenuben) :Kesiktaş ile hudutları Balçova barajının bir kısmını da içine alacak şekilde uzanan maddi değeri olarak da paha biçilemez bir arazinin sahibi olup tapusu yok sayılan mağduriyetlerin en acısını yaşayarak verdiği hukuk mücadelesi sırasında maddi ve manevi herşeyini tüketmiş birçok isimden birinin adıdır Osman Erhan Çığ. 1985-86 yılına kadar vergisini ödedikleri arazi Tapu Kadastro tarafından hazineye aitmiş gibi gösterilip T.C arazi tapusu iptal ediliyor ama işin garip tarafı ise milli emlak ın kayıt sicilinde hazineye ait böyle bir arazi gözükmüyor.1991-92 yıllarında tapu kadastro ölçülerini Narlıdere de oturduğu kahveden hayali olarak yapan birileri bugüne kadar uzamış bu zulmün müttesipleridir. Bu Tapu Kadastro hayalini ölçümünü yapan kişiler herkesin bildiği bir ortamda Narlıdere de içki içerken böyle bir hayali tapu kadastro haritası hazırladıklarını ifade ederek bana da bütün bunları Çakmak deresinin sahibi olan herkesin tanıyıp bildiği Ramazan kaya anlatmış dır. Bu yarımadada  ki herkesi bütün köylüleri birbirine ortak olarak göstermekte.Halbuki ki oranın Muhtarı muhtar Azaları ve köylüler buranın Osman Erhan Çığır dedesinden babasına babasından da kendisine intikali konusunda yemin etmekte üstelik de ortada Vergisi ödenmiş bir T.C.tapusu varken.Bu dava otuz yılı aşkın bir süreden beri devam eden bir dava Olup Orman Bakanlığı dahi bu arazilerinin ağaçlarını kesmekte mezarlarını dahi odun tapusu yapmakta.Kendisiyle görüştüğümüz Osman Erhan Çığ çok enteresan iddialarda bulunarak ikinci Abdülhamit 'i katleden yapının bir paralel yapı olduğunu o dönemden bu döneme kadar her türlü sinsi ve şeytani oyunlar ile halkın elindeki arazilerin bir şekilde alınıp birilerinin lobilerine peşkeş çekmek için uhdelerinde tuttuklarını buradaki ortakların sayısını suni bir şekilde çoğaltıp çözümsüzlüğe itmek olduğunu bu yapının elli yıllık yüzyıllık planlarının önceden hazırlandığını amacın Türk devletini her yönüyle çökertmek olduğundan bahisle bu yapının şimdi de başbakanımız ve cumhurbaşkanımızla uğraştığını ifade ederek " İnşallah bu her yöne sinmiş paralel çetelerden de ülkeyi temizleyecek kişinin delikanlı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dır.Otuz yılı aşkın bir süredir devam ettirdiğimiz bu davada yaşadığımız mağduriyeti en iyi o anlar Çünkü o bu ülkenin en mağdur edilmeye çalışılan lideridir" diyerekten de Cumhurbaşkanımıza seslenerek kendilerine de bu mağduriyeti yaşatan zihniyetin bir paralel çete zihniyeti olduğunu da defalarca ifade etmiştir.şimdi de CHP Karabalar Belediyesinin Ak partisinin diğer partilerden en yüksek  oy aldığı Tırazlı köyünün bir sakini olarak Sırf Ak partiyi destekleyip Cumhurbaşkanımızın resmini duvarına astığı için evini yıkmak istediklerini "Bu resmi buradan indir yoksa evini başına yıkarız" diye tehdit edildiğini köydeki evlerin hepsinin ruhsatsız olduğunun bilinmesine rağmen Cumhurbaşkanının resmini duvarına astığı için evini de yıkacaklarını gözyaşlarıyla anlatıp "Dededen babadan kalma T.C.tapumun sınırları içerisinde olan Tüm arazimi de elimden alsalar evimi de içersindeyken başıma yıksınlar Ne ak Partinin bayrağını indiririm ne de delikanlı cumhurbaşkanım Recep Tayyip Erdoğan'ın resmini indiririm.Bin kere dünyaya ya gelsem bin kere de  ölsem yine  de ona siper olup ona kalkan olurken ölmek isterim "derken yine gözyaşlarını tutamayıp hem kendisini hem de bizleri sadakat ve vefatından dolayı ağlatmış oldu.”